Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Belanberden Beni Kabın kardeşi Abdullah b. Hassan haber verdi. Abdullah b. Hassan, nineleri Safiyye bt. Uleybe ile Duhaybe bt. Uleybenin kendisine anlattıklarını nakletti. Onlar da, dadılık yaptıkları Kayle bt. Mahremenin hadisinden naklettiler. Kayle, o ikisinin nineleri (anneanneleri) idi. Rivayete göre: Kayle, Beni Cenabın kardeşi Habib b. Ezherin nikahlısı idi ve onun için birçok kız doğurmuştu. Sonra İslamın başlangıcında vefat etmişti. Onun kızlarını, amcaları Esüb b. Ezher ondan ayırmıştı. O da İslamın başlangıcında Resulallaha sahabi olmak için yola çıkmıştı. Onlardan kambur olan Cüveyriye ağlamaya başladı. Ağlama, adeta bir nöbet gibi onu yakalamıştı. Üzerinde yünden bir aba vardı. [Dedi ki:] Annesi o haliyle onu götürdü. Bir ara onlar deveyi koştururken bir tavşan sıçradı. Kambur kız ona el-Kasiyye adını verdi ve “Vallahi, bu söz hakkında senin topuğun Esübün topuğundan daha yüksektir.” dedi. Sonra bir tilki yoldan geçti. Kambur kız ona da bir isim verdi, ancak ravi Abdullah b. Hassan unuttu. Sonra tavşan hakkında söylediklerini tilki hakkında da söyledi. Onlar deveyi koştururlarken birden deve çöktü ve onu bir titreme tuttu. Kambur kız, “Emanete yemin olsun ki, Esübün ahı seni tuttu.” dedi. Bunun üzerine, “Ben ona mecburdum; bana söyler misin, ne yapmalıyım?” dedim. Dedi ki: “Elbiseni ters-yüz et. Sonra sırtını karnına doğru itmeye çalış. Sonra devenin çullarını çevir.” Kambur kız da abasını çıkardı ve ters-yüz etti. Ardından sırtını karnına doğru itti. Bana emrettiklerini ben de yapınca deve ayağa kalktı, ayaklarını açtı ve idrarını yaptı. Bunun üzerine kambur kız, “Alet-edevatını tekrar üzerine al.” dedi. Ben de yaptım. Sonra deveyi koşturmaya başladık. Bir de baktık ki Esüb arkamızda yalın kılıç koşuyor. Sağlam bir sığınağa yöneldik. Daha önce, uysal deveyi orta evin eyvanlarına doğru yürüttüğümde o sığınağı görürdüm. Sığınağın içine girdim ancak Esüb, kılıçla bana yetişti. Kılıcının ucu örgülerime isabet etti. Sonra bana, “Kardeşimin kızını bana ver ey alçak!” dedi. Ben kızı ona doğru fırlattım. Onu omuzuna alıp götürdü. Kambur kız aileyi ondan daha iyi biliyordu. Ben de Beni Şeyban kabilesinde evli olan kız kardeşimin yanına gittim. Bir gece onların yanında iken beni uyuyor zannediyordu. Baktım kocası gece sohbetinden geldi ve “Babanın başına yemin olsun, ben Kayle için sadık bir arkadaş buldum.” dedi. Kız kardeşim, “Kimdir o?” dedi. Kocası, “Sabahleyin Resulallaha gidecek olan Bekir b. Vailin elçisi Hureys b. Hassan eş-Şeybanidir.” dedi. Ben onların dediklerini işittim. Erkenden deveme yöneldim, ona bindim ve Hureys b. Hassan eş-Şeybaniyi araştırdım; uzak olmadığını anladım. Onunla birlikte sohbete katılmayı arzu ettiğimi söyledim. Hureys, “Elbette ki, şerefle…” dedi. Onların develeri henüz çökük bulunuyorlardı. Ben sadık arkadaşla yola çıktım. Nihayet Resulallahın yanına vardık. Resulallah , insanlara sabah namazını kıldırıyordu. Namaz, henüz şafak sökmüş ve yıldızlar gökyüzünde parlamakta iken kılınıyordu. Adamlar, gecenin karanlığından dolayı henüz birbirlerinin yüzlerini tanıyamıyorlardı. Cahiliyeden yeni çıkmış bir kadın olarak erkeklerle birlikte saf tuttum. Arkamdaki safta bulunan erkek, “Sen kadın mısın erkek misin?” dedi. Ben, “Hayır, ben kadınım.” dedim. Adam, “Az daha beni fitneye düşürüyordun; arkandaki kadınlarla birlikte namaz kılsana!” dedi. Bir de baktım ki, hücrelerin yanında kadınlardan bir saf oluşmuş; girerken görememiştim. Ben, güneş doğuncaya kadar kadınların arasındaydım. Güneş doğunca, yaklaştım. O zaman güzel yüzlü ve üzerinde örtü bulunan bir adam gördüm; gözüm ona meyletti. Ben Resulallahı insanların üzerinde görüyordum. Nihayet güneş yükselmişti; bir adam geldi ve “Selam sana ey Allahın Resulü!” dedi. Resulallah , “Sana da selam ve Allahın rahmeti ve bereketi olsun.” dedi. Onun üzerinde -kadın Resulallahı kastediyorzaferanlanmış eski elbiseler vardı. Elinde de, sadece üst tarafında iki yaprağı bırakılmış ve diğeri soyulmuş olan bir hurma dalı vardı. O ayakları üzerinde çökük bulunuyordu. Ben Resulallahın heybetli bir şekilde toplulukta oturduğunu görünce korkudan titremeye başladım. Onun yanında oturan arkadaşı, “Ey Allahın Resulü! Bu miskin kadın titremeye başladı.” dedi. Ben Resulallahın arkasındaydım. Resulallah bana bakmadan, “Ey miskin kadın! Senin üzerine sekine olsun.” dedi. Resulallah bu sözü söyleyince Allah kalbimdeki korkuyu giderdi. Benim arkadaşım erkeklerin ilki olarak öne geçti, İslam üzerine ve kavminin Müslüman olacağı hususunda Resulallaha biat etti. Sonra, “Ey Allahın Resulü! Dehna hakkında bizimle Beni Temim arasında bir ahitname yaz; ta ki, misafirlik ya da komşuluk dışında Dehnaya geçmesinler.” dedi. Resulallah , “Ey çocuk! Adam için Dehna hakkında yaz.” dedi. Ben Resulallahın Dehna hakkında adama belge yazılacağını emrettiğini görünce tedirgin olmaya başladım; çünkü Dehna benim evim ve vatanım idi. Dedim ki: “Ya Resulallah! Bu adam toprak hususunda senden adaleti istemedi. Çünkü bu Dehna sizin yanınızda develerin bağlandığı ve koyunların otlatıldığı bir meradır. Üstelik Beni Temimin kadın ve çocukları Dehnanın arkasındadırlar.” Bunun üzerine Resulallah , “Dur ey çocuk! Bu miskine kadın doğru söyledi. Müslüman Müslümanın kardeşidir. Su ve ağaç Müslümanlara yeterlidir ve onlar fitne konusunda birbirlerine yardım ederler.” dedi. Hureys mektubunun engellendiğini anlayınca bir eliyle diğerinin üzerine vurarak, “Benimle senin durumun, tırnaklarıyla ölümünü taşıyan koyuna benzer.” Bunun üzerine dedim ki: “Allaha yemin ederim ki, sen karanlıkta iyi bir yol gösterici, yolculara karşı cömert ve kadın olan arkadaşlarına karşı iffetli bir insandın. Ta ki Resulallahın yanına gelinceye kadar. Ancak sen kendi payını isterken benim payım konusunda beni kınama.” Adam, “Babasız kalasıca, senin Dehnada ne hakkın var?” dedi. Dedim ki: “Orası benim devemin bağlandığı yerdir; orayı hanımının devesine mi istiyorsun?” Bunun üzerine adam, “Kuşkusuz ben Resulallahı şahit göstererek yaşadığım sürece senin kardeşin olduğumu söylerim. Çünkü bu husus onun yanında benim için bir övgü vesilesi yapıldı.” dedi. Dedim ki: “Bu kardeşliği sen başlattığın için ben bunu zayi etmeyeceğim.” Resulallah , “Bu kadının oğlu işi bozup evin arkasında zafer kazanmak istediği için mi kınanıyor?” dedi. Bunun üzerine ağladım sonra, “Ya Resulallah! Ben onu sağlam bir şekilde dünyaya getirdim. Sonra Rebeze gününde seninle savaştı. Sonra Haybere gidip oradan bana zahire gönderdi. Fakat Hayber hummasına yakalandı ve kadınları bana bırakıp vefat etti.” dedim. Bunun üzerine Resulallah , “Muhammedin nefsi elinde olana yemin olsun ki, eğer sen miskine bir kadın olmasaydın seni yüzüstü çekerdik, (ya da “yüzüstü çekilirdin”; Abdullah bunda şüphe etti). Sizden biri dünyada arkadaşıyla güzel arkadaşlık eder de sonra ondan daha iyisini bulunca ondan vaz mı geçecektir?” dedi. Sonra şöyle dedi: “Ya Rabbi! Geçmiş şeyleri bana unuttur, gelecek şeyler konusunda bana yardımcı ol. Muhammedin nefsi elinde olana yemin olsun ki, sizden biri ağlar, arkadaşı da onun yanında gözyaşı döker. Ey Allahın kulları! Kardeşlerinize zulmetmeyiniz.” Resulallah Kayle ve kızları için kırmızı bir deri parçasına şu mektubu yazdı: “Hiçbir hakları ihlal edilmeyecek ve zorla nikah altına alınmayacaklar. Bütün mümin ve Müslüman olanlar onlara yardımcı olacaklar. İyilik yapınız, ama hiç kötülük yapmayınız.” Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Hassan haber verdi; dedi ki: Bana Hibban b. amir anlattı. O dedem, yani annemin babasıydı. Bana Harmele b. Abdullahın hadisinden haber verdi. Onun dedesi, yani annesinin babası Kab kabilesinden, yani Kab Belanbereden idi. Dedi ki: Bana ayrıca iki ninem Safiyye bt. Uleybe ve Duheybe bt. Uleybe anlattılar. Onların dedeleri de Harmele idi. Dediler ki: Harmele evden çıktı, nihayet Resulallahın yanına geldi. Resulallah ona bazı şeyler öğretinceye kadar da onun yanında kaldı. Sonra vefat etti. [Dedi ki:] Ben kendi kendimi kınadım ve “Vallahi Resulallahın yanında ilmimi arttırmadan gitmeyeceğim.” dedim. Yanına gittim ve “Ya Resulallah! Ne yapmamı emredersiniz?” dedim. Resulallah , “Ey Harmele! İyilik yap ve kötülükten uzak dur.” dedi. Sonra ayrıldım ve kervanıma yetiştim. Sonra geri döndüm, eski yerime ya da ona yakın bir yere oturdum ve “Ey Allahın Resulü! ne yapmamı emredersiniz?” dedim. Resulallah , “Ey Harmele! İyilik yap ve kötülükten uzak dur. Sevdiğin şeylere dikkatle bak. Kulağın şunda olsun: Kavminin yanından kalktığında, sana söylemelerinden hoşlandığın şeyleri yap. Yanlarından kalktığında, sana söylemelerinden hoşlanmadığın şeylerden de uzak dur.”