Dediler ki, bize Hişam b. Muhammed b. es-Saib haber verdi; dedi ki: Bize Beni Ukayldan bir adam haber verdi. O da kavminin şeyhlerinden rivayet etti; dediler ki: Bizden, yani Beni Ukayldan Rebi b. Muaviye b. Haface b. Amr b. Ukayl, Mutarrif b. Abdullah b. el-Alem b. Amr b. Rebia b. Ukayl ve Enes b. Kays b. el-Müntefik b. amir b. Ukayl adlarında üç adam Resulallaha elçi olarak gittiler. Resulallaha biat ettiler, Müslüman oldular ve arkalarındaki kavimleri adına da biat ettiler. Bunun üzerine Resulallah “el-Akik”i, yani Beni Ukaylin Akikini onlara verdi. el-Akik, içinde hurma ağaçları ve çeşmeler bulunan bir arazi idi. Ayrıca Resulallah bu münasebetle kırmızı deriye bir belge yazdı. Belge şöyle idi: “Rahman ve Rahim Olan Allahın Adıyla… Bu, Resulallah Muhammedin Rebia, Mutarrif ve Enese verdiği şeyler hakkında bir ahitnamedir. Resulallahı dinleyip itaat ettikleri, namaz kılıp zekat verdikleri sürece onlara el-Akiki verdi. Bir Müslümanın hakkını onlara vermiş değildir.” Mektup Mutarrifin elindeydi. [Dedi ki:] Ayrıca Ebu Rezinin babası Lakit b. amir b. el-Müntefik b. amir b. Ukayl da Resulallaha elçi olarak gitti. Resulallah kendisine “en-Nezim” denilen bir su verdi. Lakit kavmi adına Resulallaha biat etti. [Dedi ki:] Ebu Harb b. Huveylid b. amir b. Ukayl da Resulallahın yanına gitti. Resulallah ona Kuran okudu ve İslamı anlattı. Bunun üzerine Ebu Harb, “Allaha yemin ederim ki, sen Allaha veya Allaha kavuşanlara kavuşmuşsun. Sen benzerini asla söyleyemeyeceğimiz güzellikte güzel söz söylüyorsun. Fakat ben, üzerinde bulunduğum din ve beni davet ettiğin şeyler hususunda fal oklarımı atacağım.” dedi ve oklarını atmaya başladı. İlk attığı ok küfür oku çıktı. Tekrar ok attı, aynı durum üç kez tekrar etti. Bunun üzerine Ebu Harb Resulallaha , “Bu fal okları, senin gördüğün (küfür dini) dışında hiçbir şey için bana yol vermiyor.” dedi ve kardeşi İkal b. Huveylidin yanına döndü ve ona, “Ey İkal! Senin hayırdan nasibin azdır. Eğer Muhammed b. Abdullah beni İslama çağırır, Kuran okur ve Müslüman olduğum takdirde bana el-Akiki verirse buna ne dersin?” Bunun üzerine İkal ona, “Vallahi ben Muhammedin sana ayıracağı araziden daha fazlasını ayırırım.” dedi ve atına binerek mızrağıyla el-Akikin alt kısmına çizgi çizdi, el-Akikin alt kısmını ve içinde bulunan çeşmeyi aldı. Sonra İkal Resulallahın yanına geldi. Resulallah onu İslama davet etti ve kendisine, “Muhammedin Allahın Elçisi olduğuna şehadet eder misin?” demeye başladı. İkal ise, “Hübeyre b. en-Nüfadenin, Leban gününde en iyi süvari olduğuna şehadet ederim.” dedi. Resulallah yine, “Muhammedin Allahın Elçisi olduğuna şehadet eder misin?” dedi. İkal ise, “Güzel sütün köpüğün altında olduğuna şehadet ederim.” dedi. Resulallah üçüncü kere, “Şehadet eder misin?” diye sordu. [Dedi ki:] İkal şehadet getirip Müslüman oldu. [Dedi ki:] İbnün-Nüfade, Hübeyre b. Muaviye b. Ubade b. Ukayldir. Muaviye ise el-Harrarın binicisi idi. el-Harrar ise atının adı idi. Leban bir yerin adıdır. “Haysüke” kelimesi “Hayruke/senin hayrın” manasındadır. [Dediler ki:] el-Husayn b. el-Mualla b. Rebia b. Ukayl ve Zül-Cevşen ed-Dabbabi de Resulallahın yanına gidip Müslüman oldular.