[Bint Habbab] b. el-Eret b. Cendele b. Sad b. Huzeyme b. Kab b. Sad. Sad, Beni Sad b. Zeydümenat b. Temimdendir. Bint Habbab Müslüman olmuş, Resulallah dönemine yetişmiş ve ondan rivayette bulunmuştur. Bize Veki b. el-Cerrah haber verdi; dedi ki: Bize el- Ameş anlattı. O Ebu İshaktan, o Abdurrahman b. Abd el-Faişiden, o da Bint Habbabdan şöyle dediğini rivayet etti: Habbab bir seriyyeye katılmıştı. Resulallah da zaman zaman bize gelir, keçimizin sütünü çanağımıza sağardı. Hatta dolup taşıncaya kadar sağardı. Habbab gelince, o da keçiyi sağardı; ancak keçinin sütü çekilirdi. Veki, “eksilirdi” demiştir. Bint Habbab devamla dedi ki: Biz Habbaba, “Resulallah, kap dolup taşıncaya kadar sağardı, sen sağdığında ise sütü çekilirdi.” dedik. Bize Abdullah b. Reca el-Basri haber verdi; dedi ki: Bize İsrail haber verdi. O Ebu İshaktan, o Abdurrahman b. Müdrikten, o da Bint Habbab b. el-Eretten şöyle dediğini rivayet etti: Babam bir gazveye gitmiş ve bize bir koyundan başka bir şey bırakmamıştı. Babam şöyle demişti: “Koyunun sütünü sağmak istediğinizde onu Ehl-i Suffeye götürün.” Bint Habbab devamla dedi ki: Onu götürdüğümüzde Resulallah oturuyordu. Onu alıp bağladı ve sağmaya başladı. Sonra, “Yanınızdaki en büyük kabı bana getirin.” dedi. Gittim, fakat içerisinde hamur yaptığımız bir çanaktan başka bir şey bulamadım. Onu getirdim, sağmaya başladı ve ağzına kadar doldurdu. Ardından, “Gidip için ve komşularınızı da gözetin. Sağmak istediğinizde de onu bana getirin.” buyurdu. Biz onu Resulallaha götürür, o da bizim için bolca sağardı. Babam gelince, [sütünü sağmak üzere] koyunu alıp bağladı, ancak sütü eski haline döndü [azaldı]. Annem, “Koyunumuzun süt düzenini bozdun.” dedi. Babam, “Ne oldu ki?” diye sordu. Annem, “Şu çanak dolusu süt veriyordu.” dedi. “Kim onu sağıyordu?” deyince, “Resulallah!” dedi. Bunun üzerine babam, “Onu benimle denk mi kılıyorsun? Allaha yemin olsun ki, onun eli benimkinden daha bereketlidir.” dedi.