Adı, Guzeyye bt. Cabir b. Hakimdir. Muhammed b. Ömer şöyle diyordu: O, Mais b. amir b. Lüeyoğullarındandır. Başkaları da onun Ezd kabilesinin Devs kolundan olduğunu söylemişlerdir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Musa b. Muhammed b. İbrahim et-Teymi anlattı; dedi ki: O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Ümmü Şerik amir b. Lüeyoğullarının Mais kolundan bir kadındır. Bu kadın, kendisini Resulallaha bağışlamış; fakat Resulallah kabul etmemiştir. Ölünceye kadar da evlenmemiştir. Bize Veki b. el-Cerrah haber verdi. O Zekeriyya b. Ebu Zaideden, o da amirden Ahzab suresi 51. ayetindeki “Onlardan dilediğini geriye bırakırsın.” ifadesi hakkında şunları söyledi: O kadınların hepsi kendilerini Resulallaha bağışladılar. Resulallah bazılarıyla evlenip gerdeğe girdi; bazılarıyla da girmedi. Onlar Resulallahtan başka biriyle evlenmediler. İşte Ümmü Şerik bunlardandır. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize Şeyban anlattı. O Firastan, o da eş-Şabiden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallahın evlilik teklifi karşısında geri durduğu kadın Ümmü Şerik el-Ensariyyedir. Bize Veki b. el-Cerrah haber verdi. O Şerikten, o Cabirden, o el-Hakemden, o da Ali b. el-Hasandan şunu rivayet etti: Resulallah Ümmü Şerik ed-Devsiyye ile evlendi. Bize Zeyd b. Hubab haber verdi; dedi ki: Bize Şube haber verdi. O el-Hakemden, o da Ali b. el-Hasandan şunu rivayet etti: Kendisini Resulallaha bağışlayan kadın Ümmü Şerik adında Devs kabilesinden bir kadındı. Bize Zeyd b. Hubab haber verdi; dedi ki: Bize Şube haber verdi. O da Mücahidden şunu rivayet etti: O kadın kendisini Resulallaha bağışlamadı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi. O İbn Cüreycden, o Ebüz-Zübeyrden, o da İkrimeden: “…Kendisini peygambere hibe eden mümin kadını, diğer müminlere değil, sırf sana mahsus olmak üzere [helal kıldık]…” ayetinde geçen kadının Ümmü Şerik olduğunu rivayet etti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Cafer anlattı. O da İbn Ebu Avndan benzerini rivayet etti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana el- Velid b. Müslim anlattı. O da Münir b. Abdullah ed- Devsiden şöyle dediğini rivayet etti: Ezd kabilesinden bir kadın olan Ümmü Şerik Guzeyye bt. Cabir ed-Devsiyyenin eşi Ebül-Aker Müslüman olmuştur. Devs kabilesinden Müslüman olanlar Resulallaha hicret ettikleri sırada, o da Ebu Hüreyre ile beraber hicret etmiştir. Ümmü Şerik bu esnada şunu demiştir: Ebül-Akerin ailesi yanıma gelip, “Belki sen de onun dini üzeresin!” dediklerinde “Evet, Allaha yemin olsun ki, ben de onu dini üzerineyim.” dedim. Onlar, “Allaha yemin olsun ki, seni ağır bir azaba çekeceğiz!” dediler ve sonrada bizleri evlerimizden alıp götürdüler. Bizler Zül-Halasada otururduk. Yerimiz orasıydı. Bir yere gitmek üzere yola çıktılar. Beni en kötü ve ağır hareket eden bir deveye bindirdiler. Bana ekmek ve bal yediriyorlar ve bir damla olsun su vermiyorlardı. Öğle vakti olunca güneş tüm kızgınlığını göstermeye başladı. Sıcaktan kavruluyorduk. Derken develerden indiler ve çadırlarını kurdular. Beni güneşin altında bıraktılar. Artık göremez ve işitemez olmuş; şuurumu kaybetmiştim. Bunu bana üç gün boyunca yaptılar. Üçüncü günde bana, “Üzerinde bulunduğun dini terk et!” dediklerinde ben bir şey anlayamamıştım. Ancak hecelediklerinde anlayabiliyordum. O anda ben parmağımı semaya kaldırıp tevhidi işaret ettim. Allaha yemin olsun ki, ben bu hal üzereyken bana güç geldi. O sırada gökten soğuk bir kovanın göğsümde olduğunu gördüm. Onu alıp bir yudum içer içmez benden geri alındı. Bir baktım ki, kova yer ile gök arasında asılı durumda duruyor. Ben ise ona ulaşmaya güç yetiremiyordum. Derken ikinci bir kez daha verildi. Ondan bir yudum içtim. Sonra kaldırıldı. Bir baktım ki, kova yer ile gök arasında asılı duruyor. Sonra kova bana üçüncü kez verildi. Ondan kana kana içtikten sonra başıma, yüzüme ve elbiselerime döktüm. Bana eziyet edenler yanıma gelip, “Ey Allahın düşmanı! Bu, sana nereden geldi?” dediklerinde ben de “Asıl Allahın düşmanı olanlar, onun dinine muhalefet edenlerdir. Sizin, Bu nerden geldi? sözünüze gelince, o, Allahın beni kendi katından rızıklandırdığı bir rızıktır.” karşılığını verdim. Hemen kendi su kırbalarının yanına vardılar ve açılmamış olduklarını gördüler. Sonra da “Şehadet ederiz ki, senin Rabbin bizim de Rabbimizdir. Burada sana yaptıklarımızdan sonra seni rızıklandıran kimsedir. Odur İslamı gönderen!” deyip Müslüman olduktan sonra topluca Resulallaha hicret ettiler. Benim onlara karşı üstünlüğümü ve Allahın bana yaptıklarını biliyorlardı.” İşte bu kadın kendisini Resulallaha bağışlayan kimsedir. Ezd kabilesindendir. Resulallaha kendisini arz etti. Güzel olup yaşı ilerlemişti. Resulallaha, “Sana kendimi bağışlıyor ve tasadduk ediyorum.” dedi. Resulallah onu kabul etti. Ayşe dedi ki: “Kendisini bir erkeğe bağışlayan bir kadında hayır yoktur.” Ümmü Şerik, “Ben, Allahın “… kendisini peygambere hibe eden mümin kadını …” ayetinde mümin kadın olarak nitelendirdiği kadınım.” dedi. Bu ayet inince Ayşe ona, “Allah sana, arzu ettiğin şeyde hızlı davrandı.” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Yanımızda olanların şunu söylediklerini gördüm: Bu ayet, Ümmü Şerik hakkında inmiştir. Bize göre sahih olanı, onun Ezd kabilesinin Devs kolundan bir kadın olduğudur. Ancak Musa b. Muhammed b. İbrahimin babasından, onun da dedesinden naklettiği rivayetinde şöyle demiştir: Ümmü Şerik Resulallahtan hadisler rivayet etti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi. O İbn Cüreycden, o Abdülhamid b. Cübeyrden, o İbnül- Müseyyebden, o da Ümmü Şerikten şunu söylediğini işittiğini rivayet etti: Resulallah el-Vizğanın öldürülmesini emretti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi. O İbn Cüreycden, o Ebüz-Zübeyrden, o da Cabirden şöyle dediğini rivayet etti: Ümmü Şerik bana Resulallahtan, Deccaldan bahsettiği sırada şunu işittiğini anlattı: “İnsanlar ondan dolayı dağlara kaçacaklardır.” Bunun üzerine dedim ki (ya da denildi ki): “Ya Resulallah! O sırada Araplar ne durumda olacak?” Resulallah, “Onlar o gün az sayıda olacaklardır.” dedi. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O da Yahya b. Saidden şöyle dediğini rivayet etti: Ümmü Şerik ed-Devsiyye hicret etmiş ve hicreti sırasında bir Yahudiyle beraber bir müddet yolculuk yapmıştı. O gün oruç tutmuştu. Yahudi, eşine “[İftarda] Ona su verseydin ya!” dedi. Ümmü Şerik susuz halde gecelemişti. Gecenin son vaktinde göğsü üzerine bir kova ve taslar konulmuş ve o da bundan içmişti. Sonra da su kovalarını karanlıkta öylece bıraktı. Yahudi, “Su içmiş bir kadın sesi duyuyorum.” deyince, Ümmü Şerik, “Hayır, Allaha yemin olsun ki, hanımın bana su vermedi” dedi.” Ravi şunu da anlatmıştır: “Onun bir yağ tulumu vardı. İnsanlar gelip ondan yağ istediklerinde onlara ödünç verirdi. Bir defasında bir adam gelip ondan ödünç yağ istedi. Ümmü Şerik “İçinde yağ tortusu bile yok.” dedi. Sonra tulumu şişirerek güneşe astı. Daha sonra bir de baktı ki, tulum yağ dolu. Bunun için insanlar, “Ümmü Şerikin tulumu Aallahın mucizelerinden biridir.” derlerdi. Bize Bekir b. Abdurrahman haber verdi; dedi ki: Bize İsa b. el-Muhtar anlattı. O Muhammed b. Ebu Leyladan, o Ebüz-Zübeyrden, o Cabirden, o da Ümmü Şerikten şunu rivayet etti: Ümmü Şerikin bir tulumu vardı. Bununla Resulallaha yağ hediye etmişti. Bir defasında çocukları ondan yağ istemişlerdi ve o sırada da yanında hiç yağ yoktu. O anda kalkıp tuluma bakmış ve içinden yağ damladığını görmüştü. O da bu yağdan almış ve çocuklar ondan yemişlerdi. Sonra küpte bulunan bütün yağı boşaltmış ve bitirmişti. Artık yağları kalmamıştı. Daha sonra Resulallaha gidip de meseleyi anlatınca Resulallah “Tümünü boşalttın mı? Şayet boşaltmasaydın belli bir müddet devam ederdi.” demişti.