"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Şefkat ve merhamet

Allahın yarattıklarına acımak, insanların dert, keder ve üzüntüleriyle yakından ilgilenmektir. Şefkat ve merhamet; karşılıksız yardım etmek, acımak ve sevgi göstermektir. Şefkat ve merhametin kaynağı ilahidir. Yani Allahın Rahman ve Rahim sıfatlarından doğmaktadır. İnsanın, merhamete muhtaç olan varlıklara şefkat göstermesi ve yardım etmesi davranışların en güzellerindendir.

İnsanlar, toplu olarak yaşamak mecburiyetindedir. Bunun için de, birbirlerinin şefkat ve merhametlerine ihtiyaçları vardır. Bir annenin çocuğunu şefkatle kucağına alması, doktorun hastalarını tedavi etmek için gayret göstermesi, öğretmenin öğrencilerine kızmadan, usanmadan ilim öğretmesi, sahip oldukları şefkat ve merhamet duygularından kaynaklanmaktadır. Çünkü sevgili Peygamberimiz hadis-i şeriflerinde; “Merhamet etmeyene, merhamet edilmez” ve “İnsanlara acımayan kimseye Allah da merhamet etmez” buyurdular.

Allah, Tevbe suresi 128. ayetinde, Peygamberimizin şefkat ve merhametini methederek; “Size kendinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız, Ona çok ağır ve güç gelir. Üstünüze çok düşkündür.” buyurdu.

Sevgili Peygamberimiz bir gün, elinde bir dirhem ile yiyecek satın almak için çarşıya giderken, hizmetçi bir kızın ağladığını gördü ve; “Kızım niçin böyle ağlıyorsun?” buyurdu. Kız; “Bir yahudinin hizmetçisiyim. Bana bir dirhem verdi. Yarım dirhem ile bir şişe ve yarım dirhem ile de yağ satın al dedi. Bunları alıp gidiyordum. Elimden düştü. Hem şişe kırıldı, hem de yağ gitti. Şimdi ne yapacağımı şaşırdım” dedi. Resulallah efendimiz elinde bulunan bir dirhemini verdi ve; “Bununla şişe ve yağ al. Evine götür” buyurdu. Kızcağız; “Eve geç kaldığım için yahudinin beni döveceğinden korkuyorum” deyince, sevgili Peygamberimiz; “Korkma! Seninle beraber gelir, sana bir şey yapmamasını söylerim” buyurdu. Beraberce eve gelip kapıyı çaldılar. Yahudi kapıyı açıp, Resulallah efendimizi karşısında görünce şaşırıp kaldı. Peygamber efendimiz, yahudiye olanları anlatıp, kızcağıza bir şey yapmaması için şefaat buyurdu. Yahudi, Resulallah efendimizin ayaklarına kapanıp; “Binlerce insanın baş tacı olan, binlerce arslanın emrini yapmak için beklediği ey koca Peygamber! Bir hizmetçi kız için benim gibi bir miskinin kapısını şereflendirdin. Ya Resulallah! Bu kızı senin şerefine azad ettim. Bana imanı, İslamı öğret, huzurunda müslüman olayım” dedi.

Resulallah efendimiz ona müslümanlığı öğretti. Yahudi, Kelime-i şehadet getirip müslüman oldu. Evine girip çoluk-çocuğuna da anlattı, ailece müslüman oldular. Bunların hepsi, Resulallah efendimizin güzel ahlakı, şefkat ve merhameti bereketi ile oldu.

4- Yahya günahlardan temiz kılınmıştı. Bu hususta da Meryem suresi 13. ayetinin devamında mealen; “Ve biz ona (Yahya a) bir nezahet (günahlardan temiz kıldık veya büyük bir taat ve ihlas) verdik” buyruldu.

Bu ayet-i kerimedeki zekat (nezahet) kelimesi müfessirlerce çeşitli manalarda tefsir edilmiştir.

Birincisi; her türlü manevi pislikten ve günahlardan temiz olmak ve korunmak şeklinde tefsir etmişlerdir.

İkincisi; Yahya ın, salih ameller işlemek suretiyle en yüksek dereceye ulaşmasıdır. Zaten doğuştan masun ve masum olan Yahya , çocukluğundan itibaren, Allahın rızasına kavuşturucu salih amel işlerdi. Vaktini boşa geçirmez, Tevratı okumak, ezberlemek, hükümlerini öğrenmek ve yerine getirmekle meşgul olurdu. Allah, Yahya ı bu vasıfla zikretti. Böylece medh ve övgünün en yüksek derecesinde olduğuna ve onun yüksek şerefine işaret buyurmuştur.

Üçüncüsü; Allah tarafından anne ve babasına ihsan edilen bir sadaka, ihsan ve atiyye manasınadır. Allah, Zekeriyya ın duasını kabul ve ihtiyar halinde iken Yahya ı ona ihsan buyurduğunu bu şekilde bildirmiştir.

5- Yahya , takva sahibi kimselerdendi. Meryem suresi 13. ayetinin devamında mealen; “…O takva sahibi idi. (Yaratılıştan masum ve itaatkar olup, haram ve lüzumsuz şeylerden sakınırdı. Hayatı boyunca hiç hata, günah işlemedi ve günah işlemeyi hatırına bile getirmedi)” buyruldu.

Bu ayet-i kerime, Yahya ın takvadaki yani Allahtan korkmaktaki derecesinin üstünlüğünü göstermektedir. Yahya ın üstün vasıflarından olan takvayı, İslam alimleri şu şekilde bildirmişlerdir: