"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

İsmailin peygamberliği vefatı ve evlatları

İbrahim Kabenin inşaatı bitince, Cebrailin tarifi üzere, oğlu ve inananlarla birlikte hac ettikten sonra, Kabenin bakım ve emniyetini oğlu İsmaile havale ederek, tekrar Filistine dönüp, bir müddet sonra orada vefat etti ve Kudüs yakınlarında, bugün Halilürrahman ismiyle meşhur olan yerin civarında bir mağaraya defnedildi.

İsmail , aralarında yaşamakta olduğu; Yemenden gelip, Mekkeye yerleşen Cürhüm kabilesine peygamber olarak gönderildi ve kendisine başka kitap ve din verilmedi. Babası İbrahim ın dinini hükümleri ile amel ederek, bunu insanlara tebliğ etmesi emredildi. İnsanları elli yıl imana davet etti, ancak pek az kimse imanla şereflendi. İsmail ın dini, İslamiyete kadar doğru bir şekilde devam etti. Cürhümilerden iki defa evlenip dillerini yani Arapçayı öğrenerek onlardan daha fasih konuştu. İsmailin , Cürhümi kabilesi reisinin kızı olan, ikinci defa nikahladığı Rale (veya Hale) adındaki mübarek hatundan, kızları ve oğulları oldu. Muhammed ın nuru da bu mübarek hatunun oğullarından olan Kaydara (veya Kayzar) intikal etti. Böylece onun soyundan gelen iman sahibi kimseler, Resulallah efendimizin nurunu taşımakla şereflendiler. Nitekim, Kadızadenin Amentü şerhi adlı eserinin Peygamberlere iman, bahsindeki hadiste; “Allah, ademoğullarından İsmaili seçti. İsmailin evladından Beni Kinaneyi seçti. Beni Kinaneden Kureyşi seçti ve ayırdı. Kureyşten Beni Haşimi seçti. Beni Haşimden de beni seçti ve ayırdı.” buyrulmuştur.

İsmail vefatına yakın, kardeşi İshakı yanına davet edip, kızını, İshakın oğlu Iysa nikahladı ve bazı vasiyetlerde bulundu. Mekkede 133 veya 137 yaşlarında iken vefat edince, Mescid-i Haramda Kabe-i muazzamanın kuzey duvarı önünde bulunan ve annesi Hacerin de yattığı Hatim denilen yere defnedildi.

Abdullah bin Abbas hazretlerinin bildirdiğine göre; İsmail la Resulallahın yirmibirinci babası olan Adnan arasında otuz baba vardır. Adnanla İsmail arasındaki babaların isimleri kesin olarak belli değildir. Adnandan başlayarak, Resulallahın mübarek babaları olan Abdullaha kadar, yirmi mübarek zatın isimleri ihtilafsız olarak bildirilmiştir. Bunlar; Adnan oğlu Mead oğlu Nizar oğlu Mudar oğlu İlyas oğlu Müdrike (amir) oğlu Huzeyme oğlu Kinane oğlu Nadr oğlu Malik oğlu Fihr oğlu Galib oğlu Lüeyy oğlu Kab oğlu Mürre oğlu Kilab oğlu Kusayy (Zeyd) oğlu Abd-i Menaf (Mugire) oğlu Haşim (Amr) oğlu Abdülmuttalib (Şeybe)dir. İsmailden Muhammed a kadar Resulallahın bütün babaları İbrahim ın dininde, müslüman olup, bu dine göre ibadet ederlerdi. Resulallahın dedelerinden birinin iki oğlu olsa, yahut bir kabile iki kola ayrılsa, Hatem-ül-enbiyanın soyu, en şerefli ve en hayırlı olan tarafta bulunur ve her asırda, Onun dedesi olan zat, yüzündeki nurdan belli olurdu. Bu nur, Peygamberimizin adem a emanet edilen mübarek nuru olup, İsmaile de babasından intikal etmişti ve alnında sabah yıldızı gibi parlardı. Neticede bundan da evlatlarına geçerek, Resulallaha kadar geldi.

İsmailin oniki oğlu olup, bunlar, Kabenin hizmetini yapar, emniyet ve muhafazasını sağlarlardı. Onun soyuna ve Kabe-i muazzamaya hürmet ve itibar eden kavimler, Mekkede yıllarca kaldılar. Fakat inanmayanlar Kabe-i muazzamaya hürmetsizliklerinden ve onu ziyarete gelenlere zulmettiklerinden dolayı, başka kavimlerin taarruzuna uğrayarak dağılıp gittiler. Îman etmemekte ısrar eden kavimler, Kabenin içinde çok çirkin hareketler yapacak kadar ileri gittiler. Gelen bir sel, şehri alt-üst edip, Kabe-i muazzamayı bile yıktı. Ahali çevreye dağıldı ve birçokları öldü. İsmailin çoğalan çocukları, zamanla Arabistanın çeşitli bölgelerine yayıldılar. Her gittikleri yerde galib gelerek dindarlıkları sebebiyle hürmet gördüler. İsmailin soyu ilk defa Adnanda kabilelere ayrıldı ve Arabların birçok kabileleri onların soyundan meydana geldi. Resulallahın yirminci babası Adnanın iki oğlundan Akk, Yemene gidince; Mead da Mekkede kaldı. Resulallah efendimizin dünyaya teşriflerinde Mekkeye Adnanın soyundan gelen Kureyşoğulları Hakim olmuşlardı. Kureyşoğulları, İsmail ın torunları idiler ve onun konuştuğu Arabça ile konuşuyorlardı. Nitekim Kuran-ı kerim de, Kureyş lisanında inmiştir. İsmailin torunları, baba ve dedelerinin dininden bazı güzellikleri örf ve adet olarak muhafaza etmekle beraber, zamanla çok az sayıdaki müminlerden ve Muhammed ın nurunu taşıyan aileden başkaları azıtıp, doğru yoldan ayrılarak, putlara tapar oldular. Hatta Kabenin içini bile putlarla doldurdular. Bu hal Muhammed ın gelişine kadar devam etti.