4532- Bana Ebut-Tahir ile Harmele de rivayet ettiler. Dediler ki: Bize İbn Vehb haber verdi.
Dedi ki: Bana Yunus Jıaber verdi.
Bana Amrun-Nakıd dahi rivayet etti.
Dedi ki: Bize Yakup b. İbrahim b. Sad rivayet etti.
Dedi ki: Bize babam, Salihden naklen rivayet etti.
Bize Abd b. Humeyd de rivayet etti.
Dedi ki: Bize Abdürrazzak, Mamerden rivayet etti.
Bu ravilerin hepsi Zühriden bu isnadla bu hadisin benzerini rivayet etmişlerdir.
Bu hadisi Buhari «Vekalet», «Şurut», «Nüzur» ve diğer birçok bahislerde muhtelif ravilerden tahric ettiği gibi sair «Sünen» sahipleri de rivayet etmişlerdir.
Hadisin muhtelif rivayetlerinden anlaşıldığına göre vaka Mescid-i Nebevide geçmiştir. Gelen zat bedevi olup söze: «Enşü-dükellahe…» diye başlamıştır.
Neşede: Sesini kaldırarak sordu manasına gelir. Burada ondan murad: «Senden olanca sesimle haykırarak Allah için isterim!» demektir, ki Nevevinin beyanına göre bu hareket bedevilerin kabalıklarından madudtur. Nitekim arkadaşı ondan daha anlayışlı ve terbiyeli olduğu için müsaade isteyerek söze başlamış ve konuşurken bağırmamıştır. Bu zatın daha anlayışlı olması ya şeri meseleleri ötekinden daha çok bilmesinden, yahut bu meseleyi ondan daha iyi kavramasındandır.
Burada şöyle bir sual hatıra gelebilir: Peygamber ancak Allahın kitabı ile hüküm verdiğine göre gelen zatın: «Benim için ancak Kitabullah ile hüküm vermeni isterim!» demesinde ne gibi bir fayda vardır?
Cevap: Bu zat ulemanın kendisine verdikleri hükmün ne suretle verildiğini anlayamamıştır. Allahın kitabı ile hüküm istemesi bundandır. Onun bu isteği Meleklerin Davud a:
«Aramızda hak ile hüküm ver!» demelerine benzer. Bundan dolayıdır ki ulema, davacının adil bir hakime:
«Aramızda hak ile hükmet!» demesinin caiz olduğunu söylemişlerdir. Nitekim Resulallah (sallallahü aleyhi ve Sekeni) de o zata bu sözü için bir şey dememiştir.
Rivayetlerin mecmuundan anlaşılıyor ki, zina eden çırağın babası, oğluna recim lazım geldiğini duyunca kadının kocasına yüz koyunla bir cariye vermiş. O bunu herhalde recim kocanın hakkıdır zannı ile yapmış, fakat ulemaya sorunca iş değişmiş. Onlar hükmü tamamı ile Kita-bullaha uygun şekilde vermişler. Nitekim Resulallah da aynı hükmü vermiş; ve koyunlarla cariyeyi kendisine iade etmiştir.
Burada Allahın kitabından murad: Allahın hükmüdür. Bazı ulema bunun ;
«Allah o kadınlara çıkar bir yol halk edinceye kadar…» ayet-i kerimesine işaret olduğunu söylemişlerdir. Bu ayetteki çıkar yolu Peygamber evliler hakkında «recim» diye tefsir etmiştir. Bazılarına göre Kİtabullahdan murad: Koyunlarla cariye mukabilinde yapılan anlaşmanın bozulmasıdır; zira bu anlaşma batıldır.
Baba oğlunun zinasını itiraf ederken oğlunun da orada olduğu anlaşılıyor. Çünkü hadisin bir rivayetinde babanın oğluna işaretle: «Şu oğlum bu adamın karısı ile zina etti.» dediği tasrih edilmiştir. Gerçi babanın oğlu namına ikrarı kabul edilmezse de hadis evvela oğlunun itiraf ettiğine hamlolunmuştur. Orada bulunduğu halde ses çıkarmaması itirafına karinedir. Yahut bu bir fetvadır; yani: «Oğlun bekar olduğu halde zina etti ise kendisine yüz değnek vurulacak, bir yıl da sürgün edilecek.» demektir. Zina eden çırağın bekar olduğu dahi bir rivayette tasrih edilmiştir.
Peygamber çırağın hükmünü bildirdikten sonra:
«Haydi ya Uneys! Bunun karısına git! Şayet itiraf ederse onu recme-diver!» buyurmuştur. Bu Üneysin kim olduğunda ihtilaf edilmiştir. Meşhur kavle göre Üneys b. Dahhak El-Eslemidir. Zina eden kadın da Beni Eşlem kabilesindenmiş.
Zina haddi tecessüsle sabit olmaz; o halde Üneysin gonde-rilmesindeki hikmet nedir? Bu sualin cevabını ulema şöyle vermişlerdir: Bundan maksat, bu adamın kadına zina isnadında bulunduğunu ona haber vermektir. Zira haksızsa, kadın ona hadd-i kazif denilen cezanın verilmesini isteyebilir; yahut affeder. Haklı olarak isnadda bulundu ise zinasını itiraV eyler; ve recmolunur. Filhakika Üneys kadına giderek haber vermiş; o da zinasını itirafla recmolunmuştur.