3015. Dokuz bin altın borcu vardı. O vakit de Tebriz’de Bedrettin Ömer, muhtesipti.
Bu öyle bir erdi ki gönlü âdeta bir denizdi. Her kılı bir Hatem kesilmişti.
Hatem, dünyada olsa ona yoksul olur, önüne baş kor, ayağına toprak olmayı canına minnet bilirdi.
Birisine bir deniz dolusu iyi su verse o vergisinden utanırdı.
Bir zerreyi doğu güneşi haline getirse bu ihsanı bile kendisine lâyık görmezdi.