4045. Padişah, kır bu mücevheri dedi. Perdeci, ey kılıcı güneş gibi parlayan padişahım, bunu kırıp ufalamak pek yazıktır, pek yazık!
Değeri şöyle dursun, şu parlaklığa bak. Gündüzün nuru bile ona uymada!
Bunu kırmaya nasıl elim varır? Nasıl olur da padişahın hazinesine düşman olurum? Dedi.
Padişah, ona elbise verdi, gelirini artırdı. Onun aklını övmeye başladı.
Bir müddet sonra mücevheri bir beyin eline verdi. Onu da bir sınadı.