2000. İştiyak aleviyle kanı kaynadı, nihayet boğaz illetine tutuldu.
Tedavi için hekim geldi. Gördü ki damarını yarmak ve kan almaktan başka çare yok.
Kanı defetmek için hacamat lazım dedi. Çağırdılar hünerli bir hacamatçı geldi. Kolunu bağladı, sis olan yeri deşeceği sırada o huyu, aşktan ibaret olan aşık, bir nara attı.
Dedi ki: Paranı al git, hacamat etme. Ölürsem öleyim, bu köhnemiş beden bırak ölsün!