3155. Ne çare varsa hepsine başvurdu… fakat oğlan, kocakarıya gittikçe daha fazla âşık oluyordu.
Padişah, bunda mutlaka bir sır, bir hikmet olduğunu, bundan böyle ancak yalvarıp yakarmakla bir çare bulunabileceğini iyice anladı.
Secdeye kapanıp “Yarabbi, fermanın yürür… Tanrı mülkünde Tanrıdan başka kimin hükmü geçer ki?
Fakat bu yosul çocuk öd ağacı gibi yanıp duruyor… ey merhametli Tanrı, elini tut” demeye başladı.
Nihayet onun Yarab, Yarab demesi, feryad-ü figan etmesi makbule geçti… yoldan usta bir büyücü çıkageldi.