480. Gönül evine bak! Gamla tozlandı mı süpürgeci olmaksızın tövbeyle süpürülür, arınır.
O yurdun tahtı, kimse taşıyıp götürmeksizin gider yürür… kapı halkası da güzel seslerle şarkılar söyler, çalgılar çalar, kapı da!
Gönülde de o ebediyet yurdu olan cennetin diriliği var… fakat ne fayda, dilime gelmiyor ki, söyleyemiyorum ki!
Süleyman her sabah çağı halkı irşad için mescide girdi mi,
Gah sözle, gâh nameyle, sazla gâh işle, yani rükû ederek, yahut namaz kılarak halka öğüt verirdi.