45. Ne yalvarmanın bir çaresi olmuştu, ne mal, mülk vermenin… o fidan sevgilinin gözü toktu, tamahı yoktu!
Tanrı, her hüner ve sanata, her dilenen ve istenen şeye âşık olan kişinin dudağını, ilk önce o şeye dokundurur, ona lezzeti tattırır…
Ondan sonra âşıklar, o lezzetle, dileklerini aramaya koyuldular mı her gün önlerine bir tuzak çıkarır, ayaklarına bir bağ vurur!
Aramayıp taramaya giriştiler mi “hele nikâh parasını getir bakalım” diye kapıyı kapar.
Âşıklar da, o ümitle döner dolaşır, koşarlar… Her an ricaya düşerler, her an ümitsizliğe kapılırlar.