Yüksek sesle Tanrı’ya yakarıyorum,
Haykırıyorum beni duysun diye.
Sıkıntılı günümde Rab’be yönelir,
Gece hiç durmadan ellerimi açarım,
Gönlüm avunmaz bir türlü.
Tanrı’yı anımsayınca inlerim,
Düşündükçe içim daralır. Sela
Açık tutuyorsun göz kapaklarımı,
Sıkıntıdan konuşamıyorum.
Geçmiş günleri,
Yıllar öncesini düşünüyorum.
Gece ilahilerimi anacağım,
Kendi kendimle konuşacağım,
İnceden inceye soracağım:
“Rab sonsuza dek mi bizi reddedecek?
Lütfunu bir daha göstermeyecek mi?
Sevgisi sonsuza dek mi yok oldu?
Sözü geçerli değil mi artık?
Tanrı unuttu mu acımayı?
Sevecenliğinin yerini öfke mi aldı?” Sela
Sonra kendi kendime, “İşte benim derdim bu!” dedim,
“Yüceler Yücesi gücünü göstermiyor artık.”
RAB’bin işlerini anacağım,
Evet, geçmişteki harikalarını anacağım.
Yaptıkları üzerinde derin derin düşüneceğim,
Bütün işlerinin üzerinde dikkatle duracağım.
Ey Tanrı, yolun kutsaldır!
Hangi ilah Tanrı kadar uludur?
Harikalar yaratan Tanrı sensin,
Halklar arasında gücünü gösterdin.
Güçlü bileğinle kendi halkını,
Yakup ve Yusuf oğullarını kurtardın. Sela
Sular seni görünce, ey Tanrı,
Sular seni görünce çalkalandı,
Enginler titredi.
Bulutlar suyunu boşalttı,
Gökler gürledi,
Her yanda okların uçuştu.
Kasırgada gürleyişin duyuldu,
Şimşekler dünyayı aydınlattı,
Yer titreyip sarsıldı.
Kendine denizde,
Derin sularda yollar açtın,
Ama ayak izlerin belli değildi.
Musa ve Harun’un eliyle
Halkını bir sürü gibi güttün.