Öyleyse ne diyelim, kardeşler? Toplandığınızda her birinizin bir ilahisi, öğretecek bir konusu, bir vahyi, bilmediği dilde söyleyecek bir sözü ya da bir çevirisi vardır. Her şey topluluğun gelişmesi için olsun. Eğer bilinmeyen dillerle konuşulacaksa, iki ya da en çok üç kişi sırayla konuşsun, biri de söylenenleri çevirsin. Çeviri yapacak biri yoksa, bilmediği dilde konuşan, toplulukta sessiz kalsın, içinden Tanrı’yla konuşsun. İki ya da üç peygamber konuşsun, öbürleri söylenenleri iyice düşünüp tartsın. Toplantıda oturanlardan birine vahiy gelirse, konuşmakta olan sussun. Herkesin öğrenmesi ve cesaret bulması için hepiniz teker teker peygamberlikte bulunabilirsiniz. Peygamberlerin ruhları peygamberlerin denetimi altındadır. Çünkü Tanrı karışıklık değil, esenlik Tanrısı’dır. Kutsalların bütün topluluklarında böyledir.
Kadınlar toplantılarınızda sessiz kalsın. Konuşmalarına izin yoktur. Kutsal Yasa’nın da belirttiği gibi, uysal olsunlar. Öğrenmek istedikleri bir şey varsa, evde kocalarına sorsunlar. Çünkü kadının toplantı sırasında konuşması ayıptır.
Tanrı’nın sözü sizden mi kaynaklandı, ya da yalnız size mi ulaştı? Kendini peygamber ya da ruhça olgun sayan varsa, bilsin ki, size yazdıklarım Rab’bin buyruğudur. Bunları önemsemeyenin kendisi de önemsenmesin. Özet olarak, kardeşlerim, peygamberlikte bulunmayı gayretle isteyin, bilinmeyen dillerle konuşulmasına engel olmayın. Ancak her şey uygun ve düzenli biçimde yapılsın.