Is. Geoffroy St. Hilaire’in belirttiği gibi, gerek çeşitlerde gerek türlerde, bir parça ya da organ aynı bireyde birçok kez yinelenince (yılanlarda omurlar ve polyandrous çiçeklerde erkek organlar gibi) sayısının değişir olması; oysa aynı parça ya da organ daha az yinelenince, sayısının değişmez olması bir kural gibi görünmektedir. Aynı yazar gibi kimi bitkibilimciler de, katmerli parçaların yapıca değişmeye aşırı ve doğuştan yetenekli olduğunu ayrıca belirtmişlerdir. Prof. Owen’ın deyimini kullanırsak, “bitkisel (vegetative) yinelenme” az organlanmanın bir belirtisi olduğu için, yukarda söylenenler, doğa bilginlerinin doğada aşağı aşamalarda bulunan yaratıkların yukarı aşamadakilerden daha değişken olduğu konusundaki ortak kanısıyla uzlaşmaktadır. Burada “aşağı”, oluşumun ayrı ayrı parçalarının belirli görevler için pek az özelleşmiş olduğu anlamına gelmektedir; ve aynı parça farklı işler gördüğü sürece, onun neden değişken kalmak gerektiğini, başka bir deyişle, doğal seçmenin, biçimin her küçük sapmasını o parça belirli herhangi bir amaca yarıyormuş gibi niçin özenle saklaması ya da reddetmesi gerektiğini anlayabiliriz. Tıpkı her türlü şeyi kesmesi gereken bir bıçağın aşağı yukarı herhangi bir biçimde olabilmesi, oysa belirli bir amaç için kullanılan bir aletin özel bir biçimde olmak gerekmesi gibi. Doğal seçme ancak her yaratığın üstünlüklerini kullanarak ve onun üstünlüğü için çalışabilir; bu, asla unutulmamalıdır.
Güdük parçalar, genellikle kabul edildiği gibi, değişkenliğe çok eğilimlidir. Bu konuya yeniden dönmemiz gerekecek; burada yalnız şunu ekleyeyim: Güdük parçaların değişkenliği, kullanılmamalarının ve bu yüzden doğal seçmenin onların yapılarındaki sapmaları önleyecek gücü olmamasının sonucudur.