“Tevrat ehline Tevrat verildi de onunla amel ettiler. İncîl ehline de İncîl verildi, onlar da İncil’le amel ettiler. Size de Kur’ân verildi, sizler de onunla amel edip çalıştınız”.
Ebû Razîn (tabiî âlimi Mes’ûd ibn Mâlik), Yüce Allah’ın “Yetlûnehû hakka tilâvetihî ( Onu hakkıyle tilâvet ederler)” (el-Bakara: 121) kavli hakkında: “Ona tâbi’ olurlar ve onunla hakkıyle amel ederler” demiştir.
“Sana indirdiğimiz o Kitâb karşılarında tilâvet edilip duruyor” (el-Ankebût: 51)deki “Yutlâ”, “Yukrau” ma’nâsınadır, deniliyor.
“Hüsnü’t-tilâvet” Kur’ân-ı Kerîm’i güzel okumadır. “Lâ yemessehû ille’l-mutahharûn (Ona tam bir surette temizlenmiş olanlardan başkası el süremez)” (el-vâkıa: 79) kavlindeki “Lâ yemessuhû ( = Ona dokunamaz)”, “Onun tadını ve yararını ancak Kur’ân’a îmân eden kimse bulur, onu hakkıyle kesin îmân edenden başkası taşımaz” demektir. Çünkü Yüce Allah’ın şu kavli vardır:
“Kendilerine Tevrat yükletilip de sonra onu taşıyamayanların hâli, koca kitâblar taşıyan eşeğin hâli gibidir. Allah’ın âyetlerini yalan sayan kavmin vasfı ne kötüdür. Allah zâlimler güruhunu muvaffak etmez” (el-Cumua: 5).
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) İslâm’a ve îmâna (bir rivayette namaza) “Amel” ismini verdi. Ebû Hureyre şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Bilâl’e: “İslâm içinde işlediğin en umutlu amelini bana haber ver” dedi. Bilâl: Benim indimde, her temizlendiğimde muhakkak namaz kılmamdan daha umutlu bir amel işlemiş değilim, dedi.
Peygamber’e: Hangi amel en faziletlidir? diye soruldu. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Allah’a ve Rasûlü’ne îmân etmek, bundan sonra cihâd etmek, sonra kabul edilmiş hacc’dır” buyurdu.
7627 Bize Salim, İbn Omer (radıyallahü anh) ‘den şöyle haber verdi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Sizden evvel geçen ümmetlere nisbetle sizin (dünyâdaki) bekaa müddetiniz (bütün güne nisbetle) ikindi namazından güneşin batmasına kadar olan müddet gibidir. Tevrat ehline Tevrat verildi. Onlar Tevrat’la gündüzün yarısına kadar çalıştılar. Sonra çalışmaktan âciz oldular. Fakat kendilerine yine birer kırat birer kırat (olarak gündelik) ücret verildi. Sonra İncîl ehline de İncîl verildi. Onlar da ikindi namazı kılmıncaya kadar İncîl ile amel edip çalıştılar. Sonra onlar da çalışmaktan âciz oldular. Onlara da birer kırat birer kırat (olan gündelik ücret) verildi. Sonra size Kur’ân verildi. Sizler de onunla güneş batıncaya kadar çalıştınız. Sizlere de ikişer kırat ikişer kırat (olarak gündelik ücret) verildi. Bunun üzerine Tevrat ehli ile İncîl ehli olanlar;
— Bunların amelleri bizden daha az, ücretleri daha çoktur, dediler.
Allahu Taâlâ;
— Ben sizin hakkınızdan birşeyi eksik verip size zulmettim mi? diye sordu.
Onlar:
— Hayır (bir haksızlık etmedin), dediler. Allah;
— İşte bu benim fadlımdır ki, ben onu dileyeceğim kimselere veririm ! buyurdu “.