7552 Abdullah ibn Mesûd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben bir kerresinde Peygamber’le beraber Medine’nin bâzı tarlaları içinde yürüyorduk. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yanında bulunan hurma dalından bir deyneğine dayanıyordu. Derken biz Yahudiler’den bir topluluk üzerine tesadüf ettik. Onlardan birtakımı diğer takımına:
— O’na ruhtan sorun, dedi. Bir takımı da:
— O’na birşey sormayın. Belki bunun hakkında hoşlanmayacağınız bir cevâb getirir, dedi.
Bâzıları ise:
— Biz O’na muhakkak soracağız, dediler. Bunun üzerine onlardan biri ayağa kalktı da:
— Yâ Ebâ’l-Kaasım, rûh nedir? diye sordu.
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) sükût etti. Ben kendisine vahy verilmekte olduğunu bildim. Sonunda:
— “Sana ruhu sorarlar. De ki: Rûh, Rabb’imin ermindendir. Onlara az bir ilimden başkası verilmemiştir” (el-İsrâ: 85) âyetini söyledi.
Râvî el-A’meş: Bizim kıraatimizde böyle ” Ve mâ ûtû (Onlara verilmedi)” şeklindedir, dedi.