7532 İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) gecenin bir kısmında teheccüd namazı kıldığında şu duayı söylerdi.
“Yâ Allah! Hamd Sana mahsûstur. Gökleri, yerleri görüp gözetmekten hiç gafil olmayan yalnız Sen ‘sin. Hamd Sana mahsûstur. Göklerin, yerlerin ve içlerinde olanların Rabb’i yalnız Sen’sin. Hamd Sana mahsustur. Göklerin yerlerin ve bunların içinde olanların nuru Sen’sin. Hakk Sen’sin. Hakk olan sözündür. Hakk olan va’dindir. Sana kavuşmak haktır. Cennet haktır. Cehennem haktır. Kıyâmet gününün geleceği haktır!
Yâ Allah! Emir ve nehyini kabul edip kendimi yalnız Sana verdim. Yalnız Sana imân ettim. Yalnız Sana güvendim, tevekkül ettim. Yalnız Sana inâbe ve rucû’ ettim. Hasma karşı hüccet getirme kuvvetimi Sen’den aldım. Hakkı inkâr eden ile kendimin arasına Sen’i hakem ettim. Evvelden yaptığım, sonradan yapacağım, gizlediğim, açığa vurduğum ve Sen’in benden daha iyi bilmekte olduğun bütün günâhlarımı Sen mağfiret et. Sen ‘den başka hiçbir ilâh yoktur!”.
Ebû Abdillah el-Buhârî şöyle dedi: Kays ibn Sa’d ile Ebu’z-Zubeyr, Tâvûs’tan “Kayyımu” yerine “Kayyâmu”diye söylediler,
Mucâhid de: “el-Kayyûm”, herşey üzerine kaaim olandır, dedi.
Omer ibnu’l-Hattâb: “Lâ ilahe illâ huve’l-Hayyu’l-Kayyûm” da “el-Kayyâm ” şeklinde okudu. Bunların ikisi de (yani “Kayyûm ” ve “Kayyâm”) medhdir.