"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Buhari 7527

7527 Bize ibrahim ibn Sad, ibn Şihabdan; o da Ata ibn Yezid el-Leysiden; o da Ebu Hureyre den şöyle tahdis etti: İnsanlar:

— Ya Resulallah, bizler kıyamet gününde Rabbimizi görecek miyiz? diye sordular. Bunun üzerine Resulallah:

— “Ayın ondördüncü gecesi Ayı görmek için itişip kakışmaya, birbirinize zahmet vermeye hacet görür müsünüz?” diye sordu. Sahabiler

— Hayır ya Resulallah! dediklerinde, tekrar:

— “Ya Güneşin önünde hiçbir bulut yokken görmek için itişip kakışmaya, birbirinize zahmet vermeye hacet görür müsünüz?” diye sordu. Sahabiler yine;

— Hayır ya Resulallah! deyince, Resulallah şöyle buyurdu:

— “Şüphesiz sizler Onu işte böyle açık göreceksiniz. Allah, kıyamet gününde insanları toplayacak da:

— Her kim her neye tapıyor idiyse, onun ardına düşsün! buyuracak.

Artık Güneşe tapmakta olan Güneşin ardına; Aya tapmakta olan Ayın ardına; tagutlara tapmakta olanlar da tagutların arkalarına düşüp gidecek. Ve yalnız bu ümmet, içlerinde şefaatçileri -yahut: münafıkları- da olduğu halde yerinde durup kalacak -Ravi İbrahim bu iki kelimede şekk etti-; Allah onlara (evvelce tanıdıklarından başka bir surette) gelip:

— Ben sizin Rabbinizim! buyuracak. Onlar Rabblerini o tecelli ile tanıyamadıkları için:

—Senden Allaha sığınırız), Rabbimiz bize gelinceye kadar bizim yerimiz burasıdır (yerimizden ayrılmayız)! Rabbimiz bize geldiğinde biz Onu tanırız! diyecekler.

Allahu Taala onlara bu defa tanımakta oldukları suret üzere gelecek de:

— Ben sizin Rabbinizim! buyuracak. Onlar da:

— (Hakikat) Sen bizim Rabb imizsin! diyecekler ve (Allahın davet etmesi üzerine) Ona tabi olacaklar.

Cehennemin de ortasına sırat (yani köprü) kurulur. Ben ümmetimi onun üstünden geçirecek ilk kimse olacağım. O gün Resullerden başka hiçbir kimse (korku ve dehşetten dolayı) tekellüm edemez. Resullerin de o günkü duası:

— “Allahumme sellim sellim (Allahım, selamet ver, selamet ver)! olacaktır. Cehennemden sadan dikenlerine benzer çengeller vardır. Sadan dikenlerini hiç görmüşlüğünüz var mı?”

Sahabiler:

— Evet ya Resulallah, dediler. Resulallah şöyle devam etti:

— “İşte bu çengeller sadan dikenlerine benzer. Ancak şu var ki, ne kadar büyük olduklarını yalnız Allahu Taala bilir. İşte bunlar insanları (kötü) amellerinden dolayı kapıp alırlar. Artık insanlardan kimisi helak olur, kötü ameliyle kalır -yahut: Kötü ameli dolayısıyla helak olur-, kimisi de hardal gibi ezim ezim ezildikten sonra yahut cezasını gördükten yahut buna benzer bir halde kurtulur. Nihayet Allahu Taala kulları hakkında hüküm ve kaza adlini icra ve tamam edip de sırf ilahi rahmeti olarak cehennem ehlinden dilediklerini cehennemden çıkarmak istediğinde meleklere ilahi rahmete nailiyetleri murad olanlardan Allaha birşeyi ortak edinmemişleri, La ilahe illellah diye şehadet etmişleri cehennemden çıkarsınlar diye emredecektir. Melekler bunları cehennemde üzerlerindeki sucud izlerinden tanıyacaklardır. Ateş adem oğlunun bütününü yer de yalnız sucud eserini yiyemez. Allahu Taala sucud eserini yemeyi cehennem ateşine haram kılmıştır. Bunlar ateşten kavrulup kapkara olarak çıkarılacaklar. Üzerlerine hayat suyu dökülecek de onun altında seyl uğrağında biten yabani reyhan tohumları nasıl çabuk biterse, yeniden öylece bitecekler.

Sonra Allah Taala kulları arasında hüküm ve kazayı sona erdirir. Ancak cennet ile cehennem arasında yüzü ateşe dönük bir kimse kalır ki, o cennete girecek cehennem ehlinin sonuncusu olacaktır. O kimse:

— Ya Rabb! Yüzümü şu ateşten döndür. Çünkü kokusu beni zehirleyip duruyor, alevi beni yakıp duruyor, diyecek.

O adam mütemadiyen Allaha, Allahın dilemesi kadar dua ve niyazda bulunacak. Sonunda Allah ona:

— Bu senin dediğin sana verilecek olsa, acaba başka şey daha istemiyecek misin? buyuracak.

O ise:

— İzzetineyemin olsun ki, hayır; bundan başka Senden birşey daha istemem! diyecek ve Rabbine, ilahi masiyeti taalluk eden birçok ahidler ve misaklar verecek.

Ondan sonra Allahu Taala onun yüzünü cehennem cihetinden (cennet tarafına) çevirecek. Yüzünü cennete doğru döndürünce cennetin güzelliğini görecek. (Lakin hemen istekten utanıp) Allahın dilediği kadar bir müddet sükut ettikten sonra:

— Ya Rabb! Beni cennetin kapısına yanaştır, diyecek.

Allah da ona:

— Evvelce istediğinden başka ebediyyen hiç bir şey istemiyeceğine ahidlerini ve misaklarını vermiş değil miydin? Allah layıkını versin be hey adem oğlu! Sen ne kadar sözünde durmaz kimsesin! buyuracak. O da:

— Ey Rabbim! der ve Allaha devamlı dua eder.

Nihayet Allah:

— Bu sana verilirse, bundan başka birşey istemiyecek misin? diyecek.

O da:

— İzzetine yemin ederim ki, hayır; bundan başka birşey istemem! diyecek ve yine Rabbinin dilediği bir çok ahidler ve misaklar verecek.

Bunun ardından Rabbi onu cennetin kapısına yanaştıracak. O kimse cennet kapısına varıp dikildiği ve cennet ona açılıp genişlediği, o da cennetin içindeki güzel ve bol nimetleri, sevinci görünce (yine utanıp) Allahın dilediği kadar bir müddet sükut edecek. Sonra:

— Ya Rabb! Beni cennetin içine sok! diyecek. Allah da ona:

— İstediğin sana verildiği takdirde, ondan başka hiç bir şey istemiyeceğine ahidlerini ve misaklarını vermiş değil miydin? der ve: Sana veyl olsun ey adem oğlu! Sen ne kadar sözünde durmaz kimsesin! buyurur.

Bunun üzerine o kimse:

— Ey Rabb im! Mahluklarının en bedbahtı ben olmayayım, diyecek, durmadan dua ve niyaza devam edecek.

Nihayet Allah Taala ona gülecek. Ona gülünce de:

— Cennete gir! buyuracak.

O kul cennete girince Allah ona:

— Temenni et! buyuracak.

O da Rabbinden ister ve temenni eder. Nihayet Allah ona:

— Şunu da, bunu da iste! diye buyurarak, istenecek şeyleri onun aklına getirecek.

Nihayet bu dileklerinin hepsi kesilince, yine Allah ona:

— Bunların hepsi ve bir o kadar dahası hep senindir! buyuracak.”