"Enter"a basıp içeriğe geçin

Buhari 7507

Ebû’l-Âliye: “istevâ ile’s-semâi” (el-Bakara: 29; Fussilet: 11) kelâmının ma’nâsı “İrtefaa = Yükseldi”; “Fesevvâhunne” (el-Bakara: 29), “Halakahunne = Onları yarattı” demektir, dedi.

Mucâhid ibn Cebr de: “istevâ ale’l-Arş” (el-A’râf: 53; Yûnus: 3; er-Ra’d: 2; el-Furkaan: 59; es-secde: 4; el-Hadîd: 4) “Allah Arş’ın üzerine yükseldi” ma’nâsınadır, dedi.

İbn Abbâs: “Zu’l-Arşı’l-Mecîd” (İbrihim: 15), “Kerîm” yani “Keremde nihayeti olmayan”; “el-Ğafûru’l-Vedûd” (İbrâhîm: 14),

“Habîb” yani “Çok seven” ma’nâsınadır, demiştir. “Hamîdun Mecîdun” denilir. Bu “Faîlun” vezninden gibidir. “Mâcidun”dan alınmıştır. “Mahmûd” da “Hamîd”den alınmıştır.

7507 İmrân ibnu Husayn (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında idim. O sırada Temîm oğulları’ndan bir topluluk geldi. Peygamber onlara:

— “Müjdeyi kabul edin ey Temîm oğulları!” buyurdu. Onlar:

— Sen bizi müjdeledin. Şimdi bize (Beytu’l-mâl’den dünyalık da) ver! dediler.

Bu sırada Yemen halkından birtakım insanlar içeriye girdiler. Peygamber bu sefer onlara:

— “Ey Yemenliler! Temîm oğulları madem ki müjdeyi kabul etmek istemediler, islâm ‘in o hayır ve saadet müjdesini sizler kabul ediniz!” buyurdu.

Yemenliler:

— Kabul ettik (yâ Rasûlallah)! Esasen bizler Sen’in yanına dîn hususunda iyi anlayışlar kazanalım ve Sen’den bu işin (yani yaratılışın) evvelinde neler olduğunu soralım diye geldik! dediler.

Peygamber:

— ” (Ezelde) Allah vardı ve Allah’tan başka birşey yoktu. Ve Allah’ın Arşı su üzerinde bulunuyordu. Sonra Allah gökleri ve Yer’i yarattı. Sonra Allah (levhde) kâinatın tamâmını takdir ve tesbît edip yazdı…” buyurdu.

Sonra tam bu sırada bana bir adam geldi de:

— Yâ İmrân! Yetiş, deven kaçıp gitti! dedi.

Ben hemen deveyi aramak üzere gittim. Bu sırada benimle devem arasını serâb kesiyordu. Allah’a yemîn ederim ki, keski devem gitmiş olsaydı da ben yerimden kalkmasaydım (ve Peygamber’in sözlerini dinleseydim) diye arzu ettim!.