Çünkü Allah’ın şu kavli vardır:
“Kim Allah’ın indirdiği hükümler ile hükmetmezse, onlar zâlimlerin tâ kendileridirler!” (el-Mâide: 45).
Ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hikmet sahibini, hikmetiyle hükmettiği ve hikmetini insanlara kendi tarafından bir meşakkat, bir söz külfeti yüklemeyerek öğrettiği zaman övmüş olması; Halîfelerin -Allah’ın indirdikleri hususunda- müşavere etmeleri ve ilim ehline sormaları (hakkında gelen şeyler Bâbı).
7402 Abdullah ibn Mes’ûd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “İki hasletten başkasına hased olmaz. Bunlardan biri Allah’ın kendisine mal verip de bunu hakk yolunda tüketmeye muktedir kıldığı kimse, diğeri de Allah ‘ın kendisine hikmet verdiği ve o da bu hikmette hükmetmekte ve onu başkalarına öğretmekte olan kimsedir”.