(Çünkü Yüce Allah şöyle buyurdu:) “Senin için hakkında bir bilgi hâsıl olmayan şeyin; ardına düşme. Çünkü kulak, göz, kalb; bunların herbiri bundan sorumludur” (el-İsrâ:37)
7393 Bana Abdurrahmân ibn Şurayh ve başkası, el-Esved’den tahdîs etti ki, Urve şöyle demiştir: Abdullah ibnu Amr bizim yanımıza uğradı, ben ondan işittim, şöyle diyordu: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim, şöyle buyuruyordu: “Şübhesiz Allahü Taâlâ ilmi siz insanlara ihsan buyurduktan sonra (hafızalarınızdan) zorla söküp almaz. Lâkin ilmi insanlardan, ilim adamlarını bilgileriyle beraber cemiyet içinden çekip alır. Artık geride çok câhil birtakım insanlar kalır. O sırada halk tarafından bunlara dînî ihtiyâçlar sorulur, onlar da şahsî re’y ve arzûlarıyle cevâb verirler de hem halkı sapıtırlar, hem de kendileri sapar giderler”.
Urve şöyle dedi: Ben bu hadîsi Peygamber’in zevcesi Âişe’ye tahdîs ettim. Sonra Abdullah ibn Amr bu yılın ardından bir hacc daha yaptı. Âişe bana:
— Ey kızkardeşimin oğlu! Abdullah ibn Amr’a git de senin bana ondan geçen sene tahdîs etmiş olduğun hadîsi, ondan benim için bir tesbît yap! dedi.
Bunun üzerine ben Abdullah ibn Amr’a gittim de o hadîsi kendisinden sordum. Abdullah ibn Amr da bana o hadîsi daha önceki yıl tahdîs ettiği gibi aynen tahdîs etti. Akabinde ben Âişe’ye geldim ve bunu kendisine haber verdim. Âişe, Abdullah ibn Amr’ın, o hadîsten tek bir harfini bile değiştirmemiş olmasından hayret etti de:
— Vallahi, Abdullah ibn Amr bu hadîsi sağlam ezberlemiştir, dedi.