7380 ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle haber verdi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) güneş gündüzün ortasından meylettiği zaman hücresinden çıktı ve öğle namazını kıldırdı. Selâm verince minber üzerine çıkıp ayakta durdu. Kıyâmet saatini zikretti ve onun önünde pek büyük işler olacağını söyledi. Sonra:
— “Bana birşey sormak isteyen varsa şimdi sorsun. Vallahi bu makaamimda durduğum müddetçe bana her ne sorarsanız hemen sizlere haber vereceğim!” buyurdu.
Enes şöyle dedi: İnsanlar (Peygamber’in gadabından müteessir olarak) pek çok ağlaştılar. Rasûlüllah da tekrar tekrar “Bana sorunuz” demeyi çoğaltıyordu.
Enes dedi ki: Bu sırada bir adam O’na doğru ayağa kalktı da:
— Yâ Rasûlallah! Benim gireceğim yer neresidir? diye sordu. Rasûlüllah ona:
— “Cehennemdir” cevâbını verdi.
Derken Abdullah ibn Huzâfe es-Sehmî (radıyallahü anh) ayağa kalktı ve:
— Yâ Rasûlallah! Benim babam kimdir? diye sordu. Rasûlüllah ona da:
— “Baban Huzâfe’dir!” buyurdu.
Râvî dedi ki: Sonra Rasûlüllah yine “Banasorunuz, banasorunuz” demeyi çoğalttı. Bunun üzerine Omer ibnu’l-Hattâb (radıyallahü anh) iki dizi üzerine çöktü de:
— (Yâ Rasûlallah, bu kadarı yeter!) Biz Allah Taâlâ’yı Rabb, İslâm’ı dîn, Muhammed’i rasûl olarak kabul ve tasdîk ettik, dedi.
Râvî dedi ki: Omer bu sözü söylediği zaman Rasûlüllah biraz sükût ettikten sonra şöyle buyurdu:
— “Nefsim elinde bulunan Allah’a yemin ederim ki, demincek ben namaz kılarken cennet ile cehennem şu duvarın yüzünde bana arz olundu. Ben hayırda ve şerrde bu günün benzeri bir gün görmüş değilim” buyurdu.