7232 Alî ibn Ebî Tâlib (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir seriyye gönderdi de başlarına Ensâr’dan bir adamı kumandan ta’yin etti ve askerlere kumandanlarına itaat etmelerini emretti. Yolda kumandan maiyyetine öfkelendi de:
— Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bana itaat etmenizi emretmiş değil mi? dedi. Askerler:
— Evet emretti! dediler. Kumandan:
— Kat’î olarak size emrettim ki, muhakkak odun toplayacaksınız ve bir ateş yakacaksınız, sonra da ateşin içine gireceksiniz! dedi.
Sahâbîler odun topladılar, bir ateş yaktılar. (Bâzısı) ateşin içine girmeyi kasdettikleri zaman, bir kısmı diğer bir kısmına bakmaya ve:
— Bizler Peygamber’e ancak ateşten kaçmak için tâbi’ olmuşuzdur; böyle iken şimdi biz bu ateşe girer miyiz? dedi.
Onlar böyle konuşma yaptıkları sırada ateşin alevi söndü ve kumandanın da öfkesi sâkinleşti. Sonra bu vak’a Peygamber’e zikrolununca, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):
— “Eğer mucâhidler bu ateşe girseler di, ebediyyen ondan dışarı çıkamazlardı. Çünkü âmire itaat, ancak ma’kûl ve meşru’ olan emirler hakkındadır” buyurdu.