7019 Bize Ma’mer, ez-Zuhrî’den; o da Ebû Seleme’den haber verdi ki, Ebû Saîd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ganimet taksimi yaparken, bu sırada Abdullah ibnu Zî’l-Huveyrisa et-Temîmî geldi ve:
— Adalet et, yâ Rasûlallah! dedi. Rasûlüllah da ona:
— “Sana veyl olsun! Eğer ben adalet etmemem kim adalet eder?” buyurdu.
Omer ibnu’l-Hattâb:
— (Yâ Rasûlallah!) Beni serbest bırak da şunun boynunu vurayım! dedi.
Rasûlüllah:
— “Onu terket! Şübhesiz onun birtakım avanesi vardır ki, sizden biriniz onların namazları yanında kendi namazını, onların oruçları yanında kendi orucunu muhakkak küçük görecek. Onlar okun avdan (delip) çıkışı gibi dînden çıkacaklar. (Avı delip geçen) okun tüyüne bakılır, orada kandan hiçbirşey bulunmaz. Sonra okun demirine bakılır, orada da hiçbirşey bulunmaz. Sonra okun yaya giriş yerine bakılır, orada da birşey bulunmaz. Sonra okun ağaç kısmına bakılır, orada da birşey bulunmaz. Ok, avın işkembesi içindeki şeylere ve kana girip çıkmış, fakat onlardan hiçbirşey oka yapışıp kalmamıştır. Onların alâmeti, iki elinden biri -yahut: İki memesi kadın memesi gibi olan, yahut: Öteye beriye gidip gelen büyük bir et parçası gibi olan bir adamdır. Onlar, insanlar (müslümânlar) arasında bir ayrılma olduğu zaman ortaya çıkarlar!”
Ebû Saîd şöyle dedi: Ben şehâdet ediyorum ki, bu hadîsi ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim. Ve yine şehâdet ediyorum ki, Alî (ibn Ebî Tâ-lib Nehrevân’da) bunlarla harb yapmıştır, ben de onun maiyyetinde idim. Netîcede Peygamber’in vasıflandırdığı vasıf üzere bir adam (bulunup) getirildi.
Ebû Saîd: ”İçlerinden sadakaların taksîmi) hususunda seni ayıplayacaklar da var. Çünkü eğer içlerinden kendilerine verilirse hoşlanırlar. Şayet yine kendilerinden olanlara verilmezse derhâl kızarlar” (et-Tevbe: 58) âyeti bunun hakkında indi, dedi.