-Abdullah İbn Omer, Ez-Zuhrî, İbrâhîm En-Nahaî: Dînden Dönen Kadın Öldürülür, Demişlerdir-
Yüce Allah şöyle buyurdu:
“Kendilerine apaçık deliller gelmiş, o Peygamber’in şübhesiz bir hakk olduğuna şâhidlik de etmişler iken, îmânlarının arkasından küfre sapan bir kavmi Allah nasıl hidâyete erdirir? Allah zalimler güruhunu hidâyete götürmez. Muhakkak Allah’ın, meleklerin, bütün insanların la’neti onların tepesine!
İşte onlar; onların cezaları! Onlar bunun içinde ebedî kalıcıdırlar. Kendilerinden ne azâb hafifletilir, ne de onlara bakılır. Bundan sonra tevbe ve ıslâh edenler müstesna. Çünkü Allah cidden mağfiret edici, çok merhamet edicidir. Hakikat îmânlarının arkasından küfretmiş, sonra da küfrünü artırmış olanların tevbeleri asla kabul olunmaz. İşte onlar sapıkların tâ kendileridir” (Âlu İmrân: 86-90).
Ve Yüce Allah buyurdu:
“Ey îmân edenler, eğer kendilerine kitâb verilenlerin içinden herhangibir zümreye boyun eğecek olursanız, sizi îmânınızdan sonra döndürüp kâfirler yaparlar” (Âlu İmrân: 100).
Ve Yüce Allah buyurdu:
“Hakikat îmân edip de sonra küfre sapanlar, sonra yine îmân ederek küfre dönenler, sonra da küfürlerinde ileri gidenler; Allah onları mağfiret edecek değildir. Onları bir yola iletecek de değildir” (en-Nisâ: 137).
Ve yine şöyle buyurdu:
“Ey îmân edenler, içinizden kim dîninden dönerse, Allah -mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve zorlu, kendisinin onları seveceği, onların da kendisini seveceği- bir kavim getirir (ki, onlar Allah yolunda savaşırlar ve hiçbir kınayanın kınamasından çekinmezler…)” (el-Mâide: 54).
Ve yine şöyle buyurdu:
“Kalbi îmân üzere mutmain olduğu hâlde zorlamaya uğratılanlar müstesna olmak üzere, kim îmânından sonra Allah’ı tanımaz, fakat küfre göğüs açarsa, işte Allah’ın gazabı o gibilerin başındadır. Onların hakkı en büyük bir azâbdır. Bunun sebebi şudur:
Çünkü onlar dünyâ hayâtını âhiretten daha üstün sevmişlerdir ve çünkü Allah kâfirler güruhuna hidâyet vermez. Onlar öyle kimselerdir ki, Allah, kalblerinin, kulaklarının ve gözlerinin üstüne mühür basmıştır. İşte gafil olanlar da onların tâ kendileridir. Hiç şüphesiz onlar âhirette de hüsrana uğrayanların tâ kendileridir.
Sonra senin Rabb’in, işkencelere uğratıldıklarından sonra yurtlarından hicret edenlerin, bundan sonra da savaşanların, göğüs gerenlerin lehindedir şübhesiz. Hakikat senin Rabb’in bunların ardından da çok mağfiret edici, çok merhamet eyleyicidir. Bu kat’îdir” (en-Nahl: 106-110).
“ (Fitne katlden de beterdir.) Kâfirler, güçleri yetse, sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmalarında devam edeceklerdir. İçinizden kim dîninden döner de o kâfir olarak ölürse, onların yaptığı işler dünyâda da, âhirette de boşa gitmiştir. Onlar, o ateşin arkadaşlarıdır. Onlar orada ebedî kalıcıdırlar ” (el-Bakara: 217).
7008 İbn Abbâs’ın kölesi İkrime şöyle demiştir: Alî ibn Ebî Tâlib (radıyallahü anh)’e birkaç zındık getirildi de, o da bunları yaktı. Alî’nin bu zındıklara yakma cezası uygulaması haberi İbn Abbâs’a ulaşınca, İbn Abbâs radıyallahü anhüma:
— Ben olaydım Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın “Allah’ın azâbı ile azâblamayın!” diye nehyi olduğu için, onlara yakma cezası uygulamazdım. Ben o zındıkları, Rasûlüllah’ın “Dînini tebdil eden kimseyi öldürünüz!” kavlinden dolayı öldürürdüm, dedi.