6719 Ebû Zerr el-Gıfârî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben bir kerresinde Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın huzuruna vardım, o sırada kendisi Ka’be’nin gölgesinde: “Ka’be’nin Rabb’ine yemîn ederim ki, muhakkak onlar çok hüsrandadırlar, Ka’be’nin Rabb’ine yemîn ederim ki, muhakkak onlar çok zarardadırlar!” buyuruyordu.
Ben kendi kendime: Benim hâlim nedir ki? Bende birşey mi görülüyor – Bir zabta göre: Acaba bende hüsranı gerektirecek birşey mi görüyor?- Benim hâlim, şanım ne olabilir ki? dedim.
Rasûlüllah bu sözü tekrarlayıp söylerken, ben de yanına oturdum. Susmağa da muktedir olamayıp Allah’ın irâdesi beni kaplayarak:
— Yâ Rasûlallah! Babam anam Sana feda olsun! Bu hüsranda (ve büyük ziyanda) olanlar kimlerdir? diye sordum.
Rasûlüllah:
— “Malları çok olanlardır (zenginlerdir). Fakat bunlardan (malındaki hakları) şöyle, şöyle, şöyle (etraflarındaki fakirlere) verenler müstesnadırlar” buyurdu.