Mucâhid İbn Cebr: “Sûr” (el-Kehf: 100; Yâsîn: 51; ez-Zumer: 68; Kaaf: 20), boru hey’eti gibidir. “Zecretun” (es’saffât: 19; en-Nâziât: 13), “Sayha” ma’nâsınadır, demiştir. İbn Abbâs da: “en-Nâkûr” (el-Müddessir: 7), “Sûr”dur “er-Râcife” (en-Nâziât: 6), birinci üfürmedir. “er-Râdîfe” (en-Nâziât: 7) de ikinci üfürmedir, demiştir.
6596 Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biri müslümânlardan, biri de Yahûdîler’den olan iki adam birbirleriyle sövüştüler. Müslüman, Yahudi’ye:
— Muhammed’i âlemler üzerine seçip tercih eden Allah’a yemîn ederim ki! dedi.
Yahûdî de müslümâna hitaben:
— Musa’yı âlemler üzerine seçip tercih eden Allah’a yemîn ederim ki! dedi.
Ebû Hureyre dedi ki: Yahûdî bu yemini yaptığı sırada müslümân öfkelendi de Yahudi’nin yüzüne bir tokat vurdu. Bunun üzerine Yahûdî, RasûIullah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın yanına gitti de, kendisinin ve müslümân kişinin işinden olup biten şeyleri Rasûlüllah’a haber verdi. Bunun üzerine Rasûlüllah:
— “BeniMûsâ üzerine daha hayırlı kılmayınız! Çünkü insanlar kıyâmet gününde hep çarpılıp bayılacaklardır. (Onlarla beraber ben de çarpılıp bayılırım.) Fakat ben ilk ayılan kimseler içinde olurum. O anda Musa’yı Arş’ın bir tarafına sıkıca tutunmuş hâlde görürüm. Bilmiyorum, Mûsâ da bayılanların içinde idi de benden evvel mi ayıldı yahut bayılmaktan Allah’ın müstesna kıldığı kimselerden mi idi?”.