6579 Bize Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) tahdîs etti. Muâz ibn Cebel (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben bineği üzerinde iken Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in arka tarafına binmiş, O’nunla aramda ancak semerin ağacı olup beraber yol aldığımız sıra bana:
— “Yâ Muâz!” diye nida etti. Ben:
— Lebbeyke yâ Rasûlallahi ve sa’deyke (= Buyur yâ Rasûlallah, tekrar tekrar emrine hazırım, tekrar tekrar yardıma hazırım)! dedim.
Sonra bir müddet yürüdü. Sonra yine:
— “Yâ Muâz!” diye seslendi. Ben:
— Buyur yâ Rasûlallah, tâate hazırım, yardıma hazırım! dedim. Sonra bir müddet daha yürüdü. Sonra yine:
— “Yâ Muâz ibne Cebel!” diye seslendi. Ben:
— Buyur yâ Rasûlallah, itaatine ve yardım etmeye hazırım! dedim.
— “Allah’ın kulları üzerinde ne hakkı vardır bilir misin?” diyre sordu. Ben:
— Allah ve Rasûlü en bilendir, dedim.
— “Allah’ın kulları üzerinde sabit olan hakkı, kulların Allah’a itaat ve ibâdet etmeleri ve Allah’a hiçbirşeyi ortak kılmamalarıdır” buyurdu.
Sonra bir süre daha yürüdü. Sonra:
— “Yâ Muâz ibne Cebel!” dedi.
Ben yine:
— Lebbeyke yâ Rasûlallahi ve sa’deyke! dedim.
— “Kullar bu tevhîd ve ibâdeti yaptıkları zaman, kulların Allah üzerindeki hakları nedir bilir misin?” diye sordu.
Ben:
— Allah ve Rasûlü en bilendir! dedim.
— “Kulların Allah üzerindeki hakkı, Allah’ın onları azâb etmemesidir” buyurdu.