6501 Ensâr’dan Amr ibn Avf -ki kendisi Âmir ibn Lueyy oğulları’nın yemînli dostu idi ve RasûIullah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın beraberinde Bedir’de hazır bulunmuştu- şöyle haber vermiştir: Rasûlüllah, harb etmeksizin Bahreyn ahâlîsiyle bir sulh akdi yapmış ve üzerlerine Alâ ibn Hadramî’yi emîr tayin etmişti. Toplanan cizye mallarını getirmek üzere de bilâhare Rasûlüllah, Ebû Ubeyde ibnu’l-Cerrâh’ı Bahreyn’e gönderdi. Ebû Ubeyde onların cizye mallarını alarak Bahreyn’den Medine’ye geldiğinde, Ensâr onun gelişini işitti. Onun bu gelişi, Ensâr’ın Rasûlüllah’la beraber sabah namazı kıldıkları zamana denk gelmişti. Ensâr sabah namazını kılınca, hemen Ebû Ubeyde’ye karşı çıktılar. Rasûlüllah sahâbîleri bu hâlde görünce gülümsedi de onlara:
— “Öyle sanıyorum ki, sizler Ebû Ubeyde’nin gelişini ve onun birçok mal getirdiğini işitmişsiniz!” buyurdu.
Onlar da:
— Evet yâ Rasûlallah! dediler. Bunun üzerine Rasûlüllah:
— “Sevininiz ve sizi sevindirecek nîmetleri (bundan sonra her zaman) ümîd ediniz! Vallahi ben bundan sonra sizin üzerinize fakirlik geleceğinden korkmam. Fakat sizin üzerinize geleceğinden korktuğum şey, sizden önce gelip geçen ümmetlerin önüne dünyâ ni’metlerinin yayıldığı gibi sizin önünüze de yayılarak, onların birbirlerine hased ettikleri ve nefsâniyet güttükleri gibi, sizin de birbirinize düşmeniz ve bunun onları âhiret işlerinden alıkoyduğu gibi, sizleri de âhiret işlerinden alıkoymasıdır” buyurdu.