6483 Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Allah’ın bir sınıf melekleri vardır ki, bunlar yollarda, sokaklarda dolaşırlar, zikir ehlini ararlar. Onlar (Azîz ve Celîl olan) Allah’ı anan bir cemâat bulunca birbirlerine:
— Aradığınıza geliniz, diye seslenirler.
Bunun üzerine melekler zikir ehlini dünyâ semâsına kadar kanatlarıyle tavaf edip etrafını kuşatırlar. Rabb’leri onları pek iyi bildiği hâlde, meleklere:
— Kullarım ne söylüyorlar? diye sorar. Onlar da:
— (Subhânallah’ diyerek) Sen ‘i tesbîh ediyorlar, (‘Allâhu Ekber’ diyerek) Sen ‘i tekbîr ediyorlar, (‘el-Hamdu lillâhi’ diyerek) Sen’i hamd ve sena ediyorlar! suretinde cevâb verirler.
Sonra Allah:
— Bu kullarım Beni görürler mi ki? diye sorar. Melekler:
— Hayır, vallahi onlar Sen’i görmezler! derler. Allah:
— O kullarım ya Beni görseler nasıl olurlar? buyurur. Melekler:
— Onlar Sen ‘i görseler, Sana ibâdet ve ubudiyetleri daha şiddetli; temcîd ve tahmîdleri daha çetin; tesbihleri daha çok olur! derler.
Yüce Allah:
— Benden ne diliyorlar? diye sorar. Melekler:
— Cennet istiyorlar! diye cevâb verirler.
Yüce Allah:
— Onlar cenneti görmüşler mi?
— Hayır, vallahi onlar cenneti görmemişlerdir!
— Ya onlar cenneti görselerdi?
— Eğer görselerdi cennete karşı hevesleri daha çok, talebleri daha şiddetli, rağbetleri daha büyük olurdu.
Allah:
— O kullarım neden istiâze ederler? Melekler:
— Cehennem ateşinden!
— Cehennemi gördüler mi?
— Hayır, vallahi onu görmediler.
— Ya görselerdi nasıl olurlardı?
— Ondan daha çok kaçınırlardı, korkuları daha çok olurdu. Bunun üzerine Yüce Allah, meleklere:
— Ey melekler, ben sizleri şâhid yapıyorum ki, ben bu zikreden kullarımı mağfiret ettim! buyurur.
Meleklerden birisi:
— O zikredenlerin arasında fulan kişi var ki, o zikredenlerden değildir, bir haceti için gelmiş oturmuştu! der.
Yüce Allah:
— O mecliste oturanlar öyle kemâl sahibi kimselerdir ki, onlarla birlikte oturanlar şakı olamaz! cevâbını verir.”
Bu hadîsi Şu’be, el-A’meş’ten, Peygamber’e yükseltmeyerek rivayet etti. Keza bu hadîsi Süheyl, babası Ebû Salih es-Semmân’dan; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den; o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den olmak üzere rivayet etmiştir.