"Enter"a basıp içeriğe geçin

Buhari 6354

6354 Sehl ibn Sa’d (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Alî (radıyallahü anh)’nin “Ebû Turâb'” kadar kendisine sevimli olan hiçbir isim yoktu. Şu muhakkak ki o, bu “Ebû Turâb” ismiyle çağırıldığı zaman bundan pek sevinir, ferahlanırdı. Bir gün Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), kızı Fâtıma aleyha’s-selâma geldi. Evde Alî’yi bulamadı.

— “Amcanın oğlu nerede?” diye sordu. Fâtıma:

— Benimle onun arasında birşey oldu da bana öfkelenip darıldı. Bu sebeble dışarı çıktı, gündüz uykusunu evde, benim yanımda uyumadı, cevâbını verdi.

Rasûlüllah bir insana:

— “Bak, o nerede!” buyurdu. O adam gidip geldi de:

— Yâ Rasûlallah, Alî mescidde uyuyor, dedi.

Rasûlüllah mescide geldi. Baktı ki Alî yan tarafına yatmış, ridâsı bir yanından sıyrılıp düşmüş, vücûduna toprak bulanmış. Rasûlüllah:

— “Kalk Ebâ Turâb, kalk Ebâ Turâb!” demeğe ve onun bedeninden toprakları silkmeğe başladı.