"Enter"a basıp içeriğe geçin

Buhari 6352

6352 İbrâhîm en-Nahaî şöyle demiştir: Alkame Şam’a gitti, (Şam’daki) mescide varıp iki rek’at namaz kıldı da:

— Allah’ım! Bana burada iyi bir meclis arkadaşı ihsan eyle! diye duâ etti.

Sonra Ebu’d-Derdâ’nın yanına varıp oturdu. Ebu’d-Derdâ ona:

— Sen kimlerdensin? diye sordu. Alkame:

— Küfe ahâlîsindendim (oradan geldim)! diye cevâb verdi. Ebu’d-Derdâ:

— Rasûlüllah’ın sırrının (gizli haberlerinin) sahibi olan ve kendisinden başkası o sırdan bilmeyen kimse, yani Huzeyfe, sizin içinizde değil mi? Yâhud Allah’ın, Rasülü’nün diliyle, yani duası üzerine şeytânın şerrinden kurtardığı kimse, yani Ammâr, sizin içinizde değil mi? Yâhud Rasûlüllah’ın misvak ve yastığının sahibi olup bunları taşıyan kimse, yani İbn Mes’ûd, sizin içinizde değil mi? Abdullah ibn Mes’ûd “Ve’l-leyli izâ yağşâ ve’n-nehâri izâ tecellâ”dan sonrasını nasıl okurdu? dedi.

Alkame:

— “Ve’z-zekeri ve’l-ünsâ” şeklinde okur (onun kıraatinde “Ve mâ halaka” yoktur), dedi.

Ebu’d-Derdâ:

— Şu Şamlılar bana “Ve mâ halaka’z-zekerâ ve’l-ünsâ” kırâatinde ısrar ediyorlar, en sonu beni Rasûlüllah’tan işitmiş olduğum kıraatten şübheye düşürmeye yaklaşıyorlar! Dedi.