6332 Alî ibn Ebî Tâlib (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni, ez-Zubeyr ibnu’l-Avvâm’ı ve Ebû Mersed el-Ganevî’yi gönderdi. Bizim üçümüz de süvârî idik. Bizlere:
— “Şimdi gidiniz, Hah bustânına kadar ilerleyiniz. Orada müşriklerden bir kadın vardır, onun yanında Hâtıb ibn Ebi Beltea’dan Mekke müşriklerine hitaben yazılmış bir sahîfe bulunmaktadır (onu, alıp bana getiriniz)” buyurdu.
Alî dedi ki: Biz, Rasûlüllah’ın bize söylediği yerde, devesi üzerinde yol almakta olan o kadına eriştik. Alî dedi ki: Biz kadına:
— Beraberindeki mektûb nerede? dedik. Kadın:
— Benim yanımda hiçbir mektûb yoktur! dedi.
Biz onun devesini çöktürüp eşyası içinde mektubu aradık, fakat hiçbirşey bulamadık. Arkadaşlarım Zubeyr ile Ebû Mersed:
— Biz bir mektûb görmüyoruz, dediler. Alî dedi ki: Ben kadına:
— Vallahi Rasûlüllah’ın yalan söylediğini hiç bilmiş değilim. Kendi ismiyle yemîn edilmekte olan Allah’a yemîn ediyorum ki, ya mektubu muhakkak meydana çıkarırsın, yahut da ben senin elbiselerini senden soyacağım! dedim.
Alî dedi ki: Kadın benden bu ciddiyeti görünce elini izârının düğüm yerine uzattı -kendisi bir kumaşı beline fûta olarak bağlamış hâldeydi- ve oradan mektubu çıkardı.
Alî dedi ki: Biz de mektubu Rasûlüllah’a getirdik. Rasûlüllah, Hâtıb ibn Ebî Beltea’ya:
— “Yâ Hâtıb! Bu yaptığın işe seni sevkeden nedir?” buyurdu. Hâtıb da şöyle cevâb verdi:
— Bende Allah’a ve Rasûlü’ne mü’min olmaktan başka sıfat yoktur. Ben dînimi değiştirmedim, tebdîl de etmedim. Ben Mekkeliler’in yanında bir minnet ve ni’met elim bulunsun da Allah o ni’met sebebiyle Mekke’deki ailemi ve malımı korusun istedim. Sahâbîlerinden herbirinin orada muhakkak ailesini ve malını Allah’ın onun sebebiyle koruyacağı bir kimsesi vardır. (Benim ise koruyacak hiçbir kimsem yoktur!) dedi.’
Hâtıb’ın bu savunması üzerine Rasûlüllah orada bulunanlara:
— “Hâtıb doğru söyledi. Artık onun hakkında hayırdan başka birşey söylemeyiniz!” buyurdu.
Alî dedi ki: Unıer ibnu’l-Hattâb:
— Şu muhakkak ki, o Allah’a, Rasûlü’ne ve mü’minlere hainlik yapmıştır. Beni bırak da onun boynunu vurayım! dedi.
Alî dedi ki: Bunun üzerine Rasûlüllah:
— “Yâ Omer! (Hatib Bedir gazvesinde hazır bulundu.) Sana ne bildirecek: Belki Allah Bedir’de hazır bulunanların yüksek ve samîmî mücâhedelerine muttali’ olmuştu da: ‘Ey Bedir mücâhidleri! Bundan böyle ne dilerseniz işleyiniz! Ben cenneti size vâcib kıldım’ buyurmuştur!” dedi.
Alî dedi ki: Bunun üzerine Omer’in iki gözü yaş akıttı da:
— Allah ve Rasûlü en bilendir! dedi.