“Ey îmân edenler, kendi evlerinizden başka evlere (ve odalara) sâhibleriyle alışkanlık peyda etmeden ve selâm da vermeden girmeyin. Bu sizin için daha hayırlıdır.
Olur ki iyice düşünürsünüz. Eğer orada bir kimse bulamazsanız, size izin verilinceye kadar içeri girmeyin.
Şayet size ‘Geri dönün’ denilirse, dönüp gidin. Bu sizin için daha temizdir. Allah ne yaparsanız hakkıyle bilendir.
Meskûn olmayan, içerisinde sizin için bir menfâat bulunan evlere girmenizde size bir vebal yoktur.
Açıklayacağınızı da, gizleyeceğinizi de Allah bilir” (en-Nûr: 27-29)
Saîd ibn Ebi’l-Hasen el-Basrî, kardeşi el-Hasen el- Basrî’ye:
— Gayrı Arab olan kadınlar göğüslerini ve başlarını açıyorlar, dedi,el-Hasen el-Basrî de kardeşine:
— Gözünü onlardan çevir! dedi. Buna Azîz ve Celîl olan Allah’ın şu kavli delâlet eder:
“Mü’min erkeklere söyle: Gözlerini (haramdan) sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar -Katâde: “Kendilerine halâl olmayanlardan” demiştir-. Mü’min kadınlara da söyle: Gözlerini sakınsınlar, ırzlarını korusunlar…” (en-Nûr: 30-31).
Yani “Hâin gözlerin haram kılınan şeylere bakmasından”. ez-Zuhrî, hayız olmamış -veya halâl olmayan- kadınlara bakmak hakkında: Küçük kız olsa bile, kadınlardan kendisine bakmak ile iştihâ duyulan herhangi birşeye bakmak elverişli olmaz, demiştir.
Atâ ibn Rebâh da:
Satın almak istemesi hâli müstesna, Mekke’de satılmakta olan cariyelere bakmayı kerih görmüştür.
6300 ez-Zuhrî şöyle dedi: Bana Süleyman ibn Yesâr haber verdi. Bana Abdullah İbn Abbâs radıyallahü anhüma haber verip şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) nahr günü Fadl ibn Abbâs’i kendinin arka tarafına, bineğinin gerisine bindirdi. Fadl, güzel yüzlü, temiz giyimli bir genç idi. Peygamber insanların kendisine sorup öğrenmeleri için bineğini durdurdu. Bu sırada Has’am kabilesinden güzel bir kadın Rasûlüllah’tan fetva istemek üzere geldi. Fadl, bu kadına bakmağa başladı. Kadının güzelliği Fadl’ı hayran etmişti. Fadl o kadına bakarken, Peygamber ona yöneldi de eliyle arkaya döndürdü: Fadl’in çenesini tuttu ve onun yüzünü kadına bakmaktan öbür tarafa çevirdi. Kadın:
— Yâ Rasûlallah! Allah’ın kulları üzerinde bulunan hacc hususundaki farizası babama çok yaşlı bir ihtiyar hâlinde erişti. Deve üzerine binip düz durmağa gücü yetmiyor. Onun adına (vekâleten) benim hacc yapmaklığım onun haccı yerine geçer mi? diye sordu.
Rasûlüllah:
— “Evet (geçer)” buyurdu.