"Enter"a basıp içeriğe geçin

Buhari 6246

Aişe de: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Fâtıma aleyha’s-selâm’a hitaben “Merhaba kızım” buyurdu, demiştir.

Keza Ümmü Hâni’ de: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına geldim de, O bana “Merhaba Ümmü Hâni” sözünü söyledi, demiştir.

6246 İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Abdu’l-Kays hey’eti Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzuruna geldiği zaman onlara:

— “Horlanmayanlar ve pişman da olmayanlar olarak gelmiş bulunan hey’ete merhaba (yani hoş geldiniz)” buyurdu.

Hey’et:

— Yâ Rasûlallah! Bizler Rabîa kabilelerinden bir kabileyiz. Sen’inle bizim aramızda (kâfir olan) Mudarr kabileleri vardır. Bu sebeble bizler Sana haram aylardan başka bir zamanda ulaşamıyoruz. Onun için bize kestirme birşey emret de biz onu yapmakla cennete girelim ve kavmimizden geride kalanlarımızı da ona da’vet edelim! dediler.

Rasûlüllah:

— “Size emredeceğim şeyler dörttür, nehyedeceğim şeyler de dörttür: Namazı dosdoğru kılınız, zekâtı veriniz, ramazân orucunu tutunuz ve ganimet aldığınız şeylerin beşte birini devlete veriniz. Dubbâ’, hantem, nakîr denilen kaplarda, bir de zift sürülmüş olan kapta şıra kurup içmeyiniz” buyurdu.