6209 Ebû Cuhayfe (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Selmân ile Ebu’d-Derdâ arasında kardeşlik akdi yapmıştı. Selmân, Ebu’d-Derdâ’ya ziyarete gitti. (Evde bulamadı.)Ve zevcesi Ummü’d-Derdâ’yı eski bir elbise içinde perişan gördü de:
— Bu hâlin nedir? diye sordu. Ümmü’d-Derdâ:
— Kardeşin Ebu’d-Derdâ’mn dünyâda bir işi ve ilişiği yok ki (gündüz oruç tutar, gece namaz kılar)! diye yanıktı.
Bu sırada Ebu’d-Derdâ geldi. Selmân (ı selâmladı ve onun) için yemek yaptı (önüne getirdi). Ebu’d-Derdâ, Selmân’a:
— Buyur ye, ben oruçluyum! dedi. Selmân:
— Sen yiyinceye kadar ben de yemeyeceğim! dedi.
Bunun üzerine Ebu’d-Derdâ da (nafile orucunu bozup konuğu ile) yedi. Gece olunca Ebu’d-Derdâ gecenin evvelinde namaza kalkmak istedi. Selmân:
— Uyu! diye men’ etti.
Ebu’d-Derdâ da uyudu. Sonra bir daha kalkmak istedi. Yine
Selmân:
— Uyu! diye men’ etti. Gecenin sonu olunca Selmân:
— Artık şimdi kalk! dedi.
Kalkıp ikisi de namaz kıldılar. Namazdan sonra Selmân, Ebu’d-Derdâ’ya şunları söyledi:
— Senin üzerinde muhakkak ki, Rabb’in için bir hakk vardır. Senin üzerinde nefsin için de bir hakk vardır. Senin üzerinde ailen için de bir hakk vardır. Binâenaleyh sen her hakk sahibine hakkını vermelisin!
Sonra Ebu’d-Derdâ, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzuruna gelip bu vak’ayı O’na zikredince, Peygamber:
— “Selmân doğru söylemiştir!” buyurdu.
Ebû Cuhayfe, Vehb es-Suvâî’dir; ona Vehbu’l-Hayr denilir.