Ebû Abdillah Buhârî şöyle dedi: Müfredde “Huve zevrun”, cemi’de: “Hâulâi zevrun” denilir (yânı bu müfred ve cemi’de müsavidir). “Dayf” da böyledir. “Dayf’ın ma’nâsı, onun konukları ve ziyaretçileri demektir. Çünkü o, kavim, ridâ ve ad! gibi bir masdardır. “Maun ğavrun” ve “Bi’run ğavrun” ve “Mâ âni ğavrun” ve “Miyâhun ğavrun” denilir (Bu, masdarla vasıflamadır)
Kovaların erişmez olduğu şeye “Gavr ” ve “Gâir” denilir. İçinde kaybolduğun herşey bir “Mağâre”dir.
“Tezzâveru”, “Zevr” masdarından “Temîlu ( = Meyleder)” “Ezveru” da “Çok meyleden” ma’nâsınadır.
6204 Bize (İmâm) Mâlik, Saîd ibn Ebî Saîd el-Makburî’den; o da Ebû Şurayh el-Ka’bî (radıyallahü anh)’den haber verdi ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Allah’a ve son güne îmân eden kimse konuğuna ikram etsin. Konuğun gelip geçici olan kısmının ikramı bir gün, bir gecedir. Ziyafet, yânı konukluk üç gündür. Üç günden sonra hazır bulunan kimseye yapılan ikram ise, sadakadır. Konuk için ev sahibinin yanında, onun (göğsünü daraltıp da) kendisini dışarı çıkarmasına kadar ikaamet etmesi halâl olmaz”.