5870-…… Sehl ibn Sa’d (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bir gün bir kadın kenarlı dokunmuş bir bürde ile geldi.
Sehl, râvîsine:
— Sen bürde nedir bilir misin? diye sordu.
O da:
— Evet bilirim. Bürde, kenarında saçaklar bırakılarak dokunmuş bir şemledir, dedi.
(Sehl devamla şöyle dedi:) O kadın:
— Yâ Rasûlallah! Bu bürdeyi ben kendi elimle dokudum, onu Sana giydireceğim! dedi.
Bunun üzerine Rasûlüllah o bürdeyi aldı, zâten kendisinin böyle bir bürdeye ihtiyâcı vardı. Sonra Rasûlüllah bu bürde sırtında onun izârı olmuş hâlde bizim yanımıza çıktı. Oradaki topluluktan bir sahâbî bu bürdeye eliyle dokundu da:
— Yâ Rasûlallah! (Bu ne güzelmiş!) Bunu bana giydir! dedi. Rasûlüllah:
— “Evet” buyurdu ve mecliste Allah’ın dilediği kadar oturdu. Sonra evine döndü, akabinde o bürdeyi sırtından çıkarıp dürdü. Sonra da onu isteyen adama gönderdi. Mecliste bulunan topluluk o zâta:
— Sen bunu iyi etmedin, Peygamber’in hiçbir isteyeni reddetmez olduğunu bildiğin hâlde bunu O’ndan istedin (Peygamber’in ise buna ihtiyâcı vardı), dediler.
Bunun üzerine o zât:
— Vallahi bu bürdeyi giymek için istemedim. Ben onu ancak öldüğüm gün benim kefenim olsun diye istedim, dedi.
Sehl: Hakîkaten bu bürde o zâtın kefeni oldu, demiştir.