Sa’d ibn Ebî Vakkaas’ın kızı Aişe de babasından Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Sa’d’a: “Allah’ım, Sa’d’a şifâ ver!” diye duâ ettiğini söylemiştir.
5737 Bize Ebû Avâne, Mansûr’dan; o da İbrâhîm en-Nahaî’den; o da Mesrûk’tan; o da Âişe (r.anha)’den şöyle tahdîs etti: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hasta ziyaretine vardığında yahut bir hasta Rasûlüllah’a getirildiğinde, şöyle duâ ederdi: “Ezhibi’l-bâse Rabbe’n-nâsi. İşfi ve ente’ş-şâfî lâ şifâen illâ şifâuke, şifâen lâ yuğâdıru sakamen (= Ey insanların Rabb’i! Şu hastanın hastalığını gider! Şifâ ihsan eyle! Rabb’im ancak Sen sağlık verirsin. Sen’in şifândan başka hiçbir şifâ yoktur! Rabb’im bu hastaya öyle şifâ ver ki, o şifâ, hasta üzerinde hastalık izi ve eseri bırakmasın)”
Amr ibnu Ebî Kays ile İbrâhîm ibn Tahmân, Mansûr’dan; o da İbrâhîm en-Nahaî’den ve Ebu’d-Duhâ’dan: “Hasta getirildiği zaman” şeklinde meçhul sîgasıyle söylediler.
Cerîr ibn Abdilhamîd de Mansûr’dan; o da Ebu’d-Duhâ’dan yalnız olarak “Bir hastaya gittiği zaman” şeklinde söyledi, demiştir.