"Enter"a basıp içeriğe geçin

Buhari 5725

5725 Bize el-Leys, Ukayl’den; oda İbn Şihâb’dan; o da Urve’den tahdîs etti. Ona da Usâme ibn Zeyd (radıyallahü anh) şöyle haber vermiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Bedir Vak’asından önce bir gün Fedek dokuması kaplı saçaklı palan vurulmuş bir merkeb üzerine bindi ve arkasına da Usâme’yi bindirerek Sa’d ibn Ubâde’yi hasta ziyaretine gidiyordu. Giderken yolda, içlerinde Abdullah ibn Ubeyy ibnu Selûl’un bulunduğu bir meclise uğradı. Bu vak’a, Abdullah ibn Ubeyy müslümân olmazdan önce idi. Bu mecliste müslümânlardan, putlara tapan müşriklerden, Yahüdîler’den birtakım kimseler vardı. (Ensârî şâir) Abdullah ibn Revâha da bu mecliste bulunuyordu. Hayvanın kaldırdığı toz, meclisi kaplayınca, Abdullah ibn Ubeyy kendi kaftanı ile burnunu örttü.

— “Bizim üzerimizi tozlatmayın” dedi.

Peygamber onlara selâm verdi. Akabinde durdu, hayvandan indi, sonra onları İslâm’a da’vet etti ve onlara karşı Kur’ân okudu. Bunun üzerine Abdullah ibn Ubeyy, Peygamber’e hitaben:

— Ey kişi! Eğer bu söylemekte olduğun sözler hakk ise, bunlardan daha güzel bir şey olamaz. Fakat bizim meclisimizde bizi bununla ezâlandırma! Kendi menziline dön de, bizden sana her kim gelirse ona anlat! dedi.

Bunun üzerine Abdullah ibn Revâha:

— Evet yâ Rasûlallah! Sen bizleri meclislerimizde bununla (yani Kur’ân’la) ört, onun nûrlarıyle bürü! Çünkü bizler bunu seviyoruz! dedi.

Bunun üzerine müslümânlarla müşrikler, Yahudiler sövüşmeye başladılar. Hattâ birbirleri üzerine fırlamaya yaklaştılar. Peygamber de onları yatıştırmaya çalışıyordu, nihayet sustular. Sonra Peygamber hayvanına binip yürüdü. Sonunda Sa’d ibn Ubâde’nin evine varıp yanına girdi ve ona hitaben:

— “Ey Sa’d! Ebû Hubâb’ın dediklerini işitmedin mi?” buyurdu (da onun söylediklerini nakletti).

Peygamber “Ebû Hubâb” künyesi ile Abdullah ibn Ubeyy’i kasdediyordu. Sa’d ibn Ubâde de:

— Yâ Rasûlallah! Sen onu affet ve kusurunu ma’zûr gör! Yemîn ederim ki, Allah sana verdiğini vermiştir. Halbuki bundan önce bu belde ahâlîsi onun başına tâc giydirmeğe ve üzerine de melike mahsûs sarık sarmaya ittifak etmişlerdi. Allah Sana ihsan eylemiş olduğu hakk ile onların bu tasavvurlarını reddedince, İbn Ubeyy bu mahrumiyetle kederlendi. İşte bu kederledir ki, İbn Ubeyy, gördüğün o çirkin harekette bulunmuştur!.. dedi. (Rasûlüllah da onu affetti…).