İbn Abbâs: Kesme sırasında Besmele’yi unutanın kestiğini yemekte be’s yoktur, demiştir.
Yüce Allah da:
“Üzerlerine Allah’ın ismi anılmayanlardan yemeyin. Çünkü bu, muhakkak ki bir fısktır…” (el-En’âm: 121) buyurdu. Unutan ise ‘”Fâsık” diye isimlendirilmez. Devamı da şudur:
Fi’l-hakîka şeytânlar, sizinle mücâdele etmeleri için kendi dostlarına mutlakaa telkinlerde bulunurlar. Eğer onlara itaat ederseniz, şübhesiz ki, siz de Allah’a eş tanıyanlardansınızdır”
5556 Râfi’ ibn Hadîc (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz (Huneyn dönüşünde Tıhâme’deki) Zu’l-Huleyfe mevkiinde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber bulunduk. İnsanlara bir açlık isabet etti. Biz (Huneyn’de) birçok deve ve koyun ele geçirmiştik. Peygamber ordunun arkalarında kalmıştı. Sahâbîler acele edip ganimet hayvanlarından kesip tencerelere yerleştirmişlerdi. Peygamber onlara ulaştı ve emretti de tencereler devrildi. Bundan sonra Peygamber ganîmet mallarını taksim etti. (Develerin ve koyunların taksiminde) on koyunu bir deveye denk saydı. Bu sırada develerden birisi kaçmıştı. Ordu içinde pek az at bulunuyordu. Mücâhidler onu ta’kîb ettilerse de deve onları yorup âciz bıraktı. Mücâhidler’den bir adam ona ok atıp vurdu da bu sebeble Allah onu habsedip durdurdu. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):
— “Vahşî hayvanların kaçakları gibi, bu hayvanların da muhakkak kaçakları vardır. Bunlardan biri sizin zararınıza kaçarsa, ona böyle muamele ediniz (yani avlar gibi vurunuz)” buyurdu.
Ubâde şöyle demiştir: Dedem, Peygamber’e dedi ki:
— Bizler yarın düşmana kavuşacağımızı umuyoruz, yahut düşmana kavuşmaktan endîşe ediyoruz. Beraberimizde bıçaklar da bulunmaz. Bu hâlde kamışlarla hayvan kesebilir miyiz? diye sormuş.
Peygamber:
— “Bol kan akıtan herşey ile kesilir, üzerine Allah’ın ismi anılırsa ondan ye! Yalnız dişler ve tırnaklarla kesilmez. Bunun sebebini size haber vereceğim: Dişe gelince; bu bir kemiktir (kesmez), tırnaklara gelince; onlar da Habeşliler’in bıçaklarıdır” buyurdu .