Buhârî dedi ki: Ve Abdullah ibnu’l-Mubârek: Önlerine getirilmiş olan yemekten birbirlerine uzatıp vermelerinde be’s yoktur (çünkü onlar bu yemekte ortaktırlar). Ancak bu sofradan herhangi biri diğer sofradaki bir kimseye birşey veremez, demiştir.
5494 Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle diyordu: Bir terzi, yapıp hazırladığı bir yemeğe Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ı da’vet etti.
Enes dedi ki: Ben de Rasûlüllah’ın beraberinde bu yemeğe gittim. Terzi, Rasûlüllah’a arpadan yapılmış bir ekmek ile içinde kabak ve kurutulmuş et parçalan bulunan çorba takdim etti.
Enes dedi ki: Ben Rasûlüllah’ı yemek tabağının etrafında kabakları araştırırken gördüm. Artık o günden i’tibâren ben kabağı sevmekten vazgeçmedim.
Sumâme ibn Abdillah da dedesi Enes’ten: Ben kabakları Rasûlüllah’ın önüne topluyordum, dediğini söylemiştir.