5445 ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Ebû Umâme ibnu Sehl ibn Huneyf el-Ensârî haber verdi. Ona da Abdullah ibn Abbâs haber vermiştir. Ona da “Allah’ın Kılıcı” denilen Hâlid ibnu’l-Velîd şöyle haber vermiştir: Kendisi Rasûlüllah ile beraber Meymûne’nin yanına girdi. Bu Meymûne hem Hâlid’in, hem de İbn Abbâs’ın teyzesidir. Onun yanında kızartılmış vaziyette birkaç keler buldu. Bu kelerleri Meymûne’nin kızkardeşi Hufeyde bintu’l-Hâris, Necd’den getirmişti. Meymûne bu kelerleri Rasûlüllah’a takdim etti. Rasûlüllah’a bir yiyecek takdim edilip de o yiyecekten kendisine bahsedilmemesi ve yemeğin isminin kendisine söylenmemesi hemen hemen vâki’ olmazdı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) elini kelere uzattı. Bu anda orada hazır bulunan kadınlardan biri:
— Rasûlüllah’a takdim ettiğiniz yemeğin ne olduğunu kendisine haber verin! dedi.
Kadınlar:
— O kelerdir yâ Rasûlallah! dediler.
Rasûlüllah hemen kelerden elini kaldırdı. Bunun üzerine Hâlid ibnu’l-Velîd:
— Keler haram mıdır yâ Rasûlallah? diye sordu. Rasûlüllah:
— “Hayır, lâkin o benim kavmimin arazîsinde bulunmaz, ben de kendimi ondan tiksiniyor hissederim” buyurdu.
Hâlid: Ben keleri kendime çekip yedim, Rasûlüllah bana bakıp duruyordu, demiştir.