Çünkü Yüce Allah’ın şu kavilleri vardır: “Kendileriyle temas etmediğiniz yahut kendilerine bir mehr ta’yîn eylemediğiniz kadınları boşamışsanız, (bunda) üzerinize vebal yoktur. Onları -zengin olanınız kudretince, darda bulunanınız da hâlince olmak üzere ma’rûf bir fâide ile fâidelendiriniz. Bu, iyilik etmek şiarında bulunanların üzerine bir borçtur. Eğer siz onları kendilerine temas etmeden önce boşar, (fakat daha evvelden) onlara bir mehr ta’yîn etmiş bulunursanız, o hâlde ta’yîn ettiğiniz o mehrin yarısı onlarındır. Meğer ki kendileri vazgeçmiş olsunlar. (Ey erkekler!) Sizin bağışlamanız takvaya daha yakındır. Aranızdaki üstünlüğü unutmayın. Şübhesiz Allah, ne yaparsanız hakkıyle görücüdür” (el-Bakara: 236-237);
“Boşanan kadınların da meşru surette fâidelenmeleri haklarıdır ki, bu, Allah’ tan korkanlar için bir vazifedir. İşte Allah akıllarınız ersin diye size âyetlerini böylece açıklar” (el-Bakara: 241-242)
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) la’netleşmede koca, kadını boşadığı zaman, kadını için herhangi bir fâidelendirme zikretmemistir
5404-……Bize Sufyân ibnUyeyne, Amr ibn Dinar’dan; o da Saîd ibn Cubeyr’den; o da ibn Omer (radıyallahü anh) ‘den tahdîs etti. ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), karı ile kocaya hitaben:
— “Hesabınız Allah’a âiddir. İkinizden biriniz yalancıdır” (Ve lanetleşmeden sonra, kocaya:) “Senin kadın üzerine hâkimiyetine hiçbir hukuk yolu kalmamıştır (yani kadın üzerine senin alâkan ve kocalık hakkın kalmamıştır, aynlmışsınızdır)” buyurdu. Bunun üzerine koca:
— Yâ Rasûlallah! Benim mehr olarak verdiğim malım ne olacak? diye sordu. Rasûlüllah:
— “O mal sana âid değildir. Çünkü sen kadına zina isnadında doğru söylemiş olsan bile, o malı sen kadının fercini kendine halâl kılman mukaabilinde vermiştin (ve kadının olmuştu). Eğersen ona zina isnadında yalan söylemiş isen, mehr malını istemek sana daha uzaktır, senin için ondan ayrılman daha da uzak olmuştur” buyurdu.