5373 İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Rasûlüllah’ın huzurunda la’netleşen iki kişi zikrolundu. Âsim ibn Adiyy de bu konuda -öyle bir kimseyi derhâl öldüreceği nev’inden- bir söz söyledi. Sonra ona karısıyle beraber bir adam bulduğunu zikretti. Bunun üzerine
Âsim:
— Benim bu işle belâya uğratılmam, başka değil, ancak kendi sözüm (yânı olmamış şeyi sormam) yüzündendir, dedi.
Ve o akrabasını Rasûlüllah’a götürdü. O da Rasûlüllah’a karısıyle bir adamı yalnız bulduğunu haber verdi. Âsım’ın hısımı olan bu adam çok sarı, az etli, düz saçlı bir kimse idi. Bunun karısının yanında bulduğu kişi ise esmer, kalın bacaklı, çok etli ve saçları çok kıvırcık bir kimse idi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
— “Yâ Allah, beyân eyle!” dedi.
Sonunda kadın, kocasının yanında bulduğunu zikrettiği adama benzer bir çocuk doğurdu. Âsım’ın hısımı, karısını yabancı biriyle halvette bulduğunu zikretmesinin ardından, Rasûlüllah o karı-koca arasında la’netleşme yaptırdı.
Bir adam bu mecliste İbn Abbâs’a:
— Bu kadın, Rasûlüllah’ın “Eğer ben bir kimseyi delîlsiz olarak recm eder olaydım, elbette bu kadını recm ederdim ” buyurduğu kadın mıdır? diye sordu.
İbn Abbâs:
— Hayır, bu İslâm içinde fahişeliği açıktan yapan (fakat i’tirâf etmeyen, aleyhine bu hususta beyyine de dikilemeyen) bir kadındı, demiştir.