Hasen Basrî ile Katâde, İslâm’a giren karı-koca iki Mecûsî hakkında: Onlar kendi nikâhları üzeredirler. Onlardan biri diğerinden önce İslâm’a girer, öteki İslâm’a girmekten çekinirse, kadın kesin olarak ondan ayrılmıştır. Bu takdirde koca için kadın üzerine yeniden istemekten başka hiçbir yol kalmamıştır, demişlerdir.
İbn Cureyc de şöyle demiştir:
Ben Atâ’ya: Müşriklerden bir kadın müslümânlara geldiğinde, onun müşrik olan kocasına Yüce Allah’ın “Kâfir zevclerin bu kadınlara sarfettiklerini onlara verin,,.” (el-Mumtehine; 10) kavlinden dolayı, kadının eski mehrinin bedeli verilir mi? diye sordum.
Atâ: Hayır verilmez, bu surette zikredilen verme, ancak Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile, ahd ehli müşrikler arasında idi (bugün ise hayır), diye cevâb verdi.
Mucâhid de:
Bunların hepsi, Peygamber ile Kureyş arasında yapılmış olan sulh müddeti içinde idi (sonra bu, fetih günü kesildi), demiştir.
5344 İbn Şihâb şöyle demiştir: Bana Urve ibu’z-Zubeyr haber verdi ki, Peygamber’in zevcesi Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Mü’min kadınlar (fetihten evvel Mekke’den) Peygamber’e muhacir olarak geldikleri zaman, Yüce Allah’ın “Ey îmân edenler, mü ‘min kadınlar muhacir olarak geldikleri zaman, onlan imtihan ediniz…” (el-Mumtehıne:10) kavliyle, Peygamber onları imtihan ederdi.
Âişe dedi. ki: Mü’min kadınlardan bu âyetteki şartları ikrar edenler, imtihanı ikrar etmiş olurdu. Kadınlar sözleri ile bu şartları ikrar ettikleri zaman Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara:
— “Sizler ikrar ettiniz, artık gidiniz; ben sizlerle bey’atlaşmışımdır” derdi.
Âişe dedi. ki: Allah’a yemînle söylerim ki, hayır, Rasûlüllah’ın eli bu bey’atlaşmada kesin olarak hiçbir kadının eline dokunmadı. Rasûlüllah kadınlarla sâdece sözle bey’at yapmıştır. Vallahi Rasûlüllah kadınlar üzerine Allah’ın kendisine emrettiği taahhüdlerden başka bir taahhüd almadı. Kadınlardan bey’at ahdi aldığı zaman onlara hitaben sâdece söz olarak: “Ben sizlerle bey’atlaştım” buyururdu.