5341 Bize Hişâm es-San’ânî, İbn Cureyc’den haber verdi.Ve Atâ (el-Horâsânî), İbn Abbâs’tan söyledi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile mü’minler ve müşrikler iki menzile üzerinde bulunuyorlardı: Birincisi harb ehli olan müşriklerdi ki, Peygamber onlara mukaatele eder, onlar da Peygamber’e mukaatele ederlerdi. İkincisi ahd ehli olan müşriklerdi ki, Peygamber bunlara mukaatele etmez, onlar da Peygamber’e mukaatele etmezlerdi. Harb ehli olan müşriklerden bir kadın Medine’ye müslümân olarak hicret edince, üç hayız görünceye ve temizleninceye kadar evlenilmek üzere tâlib olunmazdı (Çünkü bu kadın, İslâm’a girmesi ve hicreti sebebiyle hürre kadınlardan olmuştu.) Temizlendiği zaman onunla nikâh yapmak halâl olurdu. Eğer o kadın Medine’de başka erkekle nikâh etmeden önce eski kocası hicret edip gelirse, bu kadın ilk nikâhı ile kocasına geri verilirdi. Ve yine harb ehli olan müşriklerden erkek bir köle yahut bir câriye hicret edip gelirlerse, bunların her ikisi de hürdürler. Bunlara da (Mekke’den Medîne’ye hicret eden) Muhâcirler’e olan haklar (yani tam İslâm hürmeti ve hürriyet) vardı.
Sonra Atâ, ahd ehlinin kıssasından da Mucâhid’in hadîsi gibi zikretti: O da şudur: Eğer ahd ehli olan müşriklerden bir erkek köle yahut bir câriye hicret edip gelirse, bunlar o müşriklere geri verilmez de bunların kıymetleri bedelleri geri verilirdi.