Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şu kavli vardır:
“Ameller ancak niyetlere göredir. Herkesin niyet ettiği ne ise, eline geçecek olan ancak odur…” eş-Şa’bî de (yanılan ve unutanın talâklarının vâki olmayacağına delîl getirici olarak): “Ey Rabb’imiz, unuttuk yahut yanıldıysak, bizi tutup sorguya çekme.,. ” (el-Bakara: 286) âyetini okumuştur. Vesveseli kimsenin ikrarının caiz olmayacağı. Zîrâ Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), kendisi aleyhine zina ikrarı yapan kişiye: “Sende delilik var mı?” buyurmuştur.
Alî ibn Ebî Tâlib de şöyle demiştir:
Hamza yaşlı develerin böğürlerini yardı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Hamza’yı bu fiilinden dolayı kınamaya başladı. Bir de gördü ki, Hamza iki gözü kıpkızıl sarhoş olmuş. Sonra Hamza, Peygamber’e: Sizler başka değil, ancak babamın kölelerisiniz, dedi. Bu söz üzerine Peygamber, Hamza’nın çok sarhoş olduğunu bildi de yanından dışarı çıktı, biz de beraberinde çıktık (yani Peygamber onu sarhoş iken işlediği suçlardan dolayı cezalandırmadı).
Usmân ibn Affân: Delinin ve sarhoşun talâkı yoktur (yani vâki’ olmaz), demiştir. İbn Abbâs da: Sarhoşun ve zorlanan kimsenin talâkı caiz değildir (yani vâki’ değildir), demiştir. Ukbetu’bnu Amir de: Vesveseli kişinin talâkı caiz (yani vâki’) olmaz, demiştir. Atâ ibn Ebî Rebâh: Boşamak istediği ve boşamaya başladığı zaman onun şartı olur (yani bir şart koşması ve boşamayı bir şarta bağlaması lâzımdır), demiştir.
Nâfi’ de şöyle dedi:
Bir adam karısını, eğer evden dışarı çıkarsa kesin olarak boşadığında hükmü soruldu da, ibn Omer:
Eğer kadın evden çıkarsa, o adamdan kat’î olarak kesilmiştir; evden dışarı çıkmazsa (şart bulunmadığı için) hiçbirşey olmaz, dedi. ez-Zuhrî de “Eğer şunu şunu yapmazsam karım üç defa boştur” diyen kimse hakkında şöyle demiştir: O kişi söylediğinden ve yemîn ettiği zaman bu yemini ile kalbini bağladığı şeyden sorulur. Eğer istediği bir müddet ismi söylemiş ve yemîn ettiği sırada kalbini ona bağlamış ise, bu onun dînine ve emânetine bırakılır (yani sözü tasdîk olunur ve Allah ile kendi arasındaki şeye mâlik olur). İbrâhîm en-Nahaî de şöyle demiştir:
Eğer erkek karısına “Benim sende hiçbir hacetim yok” derse, niyeti mu’teber olur (Eğer talâk niyet etmişse kadın boşanmış olur, değilse olmaz). Her kavmin talâkı kendi dilleriyle olur. (Meselâ, Türkçe ile: “Boşadım seni bir talâk” dese, bir ric’î talâk vâki’ olur; “İki talâk” dese, iki; “Üç talâk” dese, üç talâk vâki’ olur.) Katâde şöyle dedi: Erkek karısına, her temizlik sırasında bir kerre cinsî münâsebet yaparak: “Eğer hâmile kalırsan sen üç defa boşsun” derse ve kadının gebeliği meydana çıksa, o adamdan kesin olarak boşanıp ayrılmış olur. el-Hasen el-Basrî de şöyle demiştir: Erkek karısına hitaben “Sen kendi ailene katıl” dediği zâmân, niyeti mu’teber olur (Eğer bu sözle talâk niyet etmişse, talâk vâki’ olur; değilse olmaz). İbn Abbâs: ‘Talâk (geçimsizlik gibi) bir hacetten dolayı yapılır, ıtâk ise kendisiyle Allah’ın rızâsı aranan bir iştir” demiştir. ez-Zuhrı de: Eğer erkek karısına Sen benim karım değilsin” derse, niyeti mu’teber olur: Eğer bu sözle talâk niyet etmişse, ona niyet ettiği şey vardır, demiştir. Alî de (Omer’e hitaben): Sen üç şeyden: iyileşinceye kadar deliden, bulûğa erişinceye kadar çocuktan, uyanıncaya kadar uyuyan kimseden kalemin yazmaktan kaldırılmış olduğunu bilmedin mi? demiştir.
Yine Alî: Bunamış kimsenin boşamasından başka her boşama caizdir (vâki’dir), demiştir.
5324 Bize Katâde, Zurâre ibn Evfâ’dan; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den tahdîs etti. ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Şübhesiz Allah benim ümmetimden nefislerinin söylediği şeyleri (yânı gönüllerinden geçen yaramaz hâtıraları), kişi onları işlemedikçe yahut diliyle söylemedikçe cezalandırmaktan vazgeçmiştir” buyurdu.
Ve Katâde: Kişi karısını gönlünde gizlice boşadığı zaman, onun bu boşaması hiçbirşey değildir, demiştir.